Kayıtlar

Dmitry Glukhovsky : Metro 2033

Resim
TANITIM: Yıl 2033... Nükleer savaş sonrası enkaz haline gelen dünyada insan soyu neredeyse tükenmiş, radyasyon yüzünden kentler yaşanamaz halde... Hayatta kalan birkaç bin kişi yeraltına, dünyanın en büyük nükleer sığınağı olan Moskova Metrosu'na sığınıyor. Burası insanoğlunun son kalesi. Yeraltındakiler için en büyük tehlike Karadelililer. İstasyonlar mini devletlere bölünmüş. İdealler, dinler, temiz su gibi nedenlerle bir araya gelmiş halklar. Duygular yerini içgüdülere bırakmış. Tek bir amaç var: Ne pahasına olursa olsun hayatta kalmak. Genç Artyom'a, yaklaşmakta olan karanlık tehlikeye karsı halkı uyarmak için Metro'nun kalbi, "Polis" istasyonuna gitme görevi verilir. Metro'nun kaderi belki de tüm insanlığın kaderi Artyom'un elindedir artık...

Clarissa P. Estes:Kurtlarla Koşan Kadınlar / Women Who Run with the Wolves: Myths and Stories of the Wild Woman Archetype

Resim
TANITIM: İnsanlık tarihi boyunca bastırılmış ve örselenmiş kadınların durumunu sosyal, kültürel ve ekonomik açıdan ele alan çok sayıda inceleme yapıldı. Her inceleme, kadınları “tanımlama ve çözme” açısından farklı yöntemler önerdi. Bu önermelerin ne ölçüde kadının doğasına ilişkin  isabetli tespitler yaptığı ve alternatifler sunduğu ise tartışmalı bir konudur. Clarissa P. Estés, Kurtlarla Koşan Kadınlar’da gerçekten farklı bir önermede bulunuyor; kadınlar için yalın, uygulanabilir ve doğal çözümler öneriyor. 19. yüzyılla birlikte insanlığın doğadan kopuşu ve duygulara yer vermeyen kapitalist bir endüstri çarkının içinde kayboluşundan yola çıkarak, kadınların yapması gereken ilk şeyin içlerindeki doğal sesi keşfetmek olduğunu söylüyor ve kadınların içlerinde yatan sınırsız güç ve yaratıcılığın, kurtların doğal yabanıllığında yattığı savını ileri sürüyor. Kadınların çoğu zaman farkında olmadan içselleştirmek zorunda bırakıldıkları eziklik ve yetersizlik duygusuna, bastırılmış cinsel

Osman Balcıgil : Ela Gözlü Pars Celile

Resim
TANITIM:  Osmanlı'nın en güzel kadınlarındandı. Saray ressamı Fausto Zonaro'nun rahleyi tedrisinden geçti. Paris ve Roma'da eğitim gördü. Adını resim sanatına altın harflerle yazdırdı. Padişah hafiyeleriyle, Balkan çetecileriyle, İttihat ve Terakkicilerle boğuştu... Korku nedir hiç bilmedi! Gönlünü kendinden dört yaş küçük olan Yahya Kemal'e kaptırdığında evliydi, iki çocuğu vardı. "Ela gözlü pars" diye şiirler yazdı ünlü şair onun için. Güzel kadın, hayatında ilk kez bulutların üzerinde uçtuğunu düşündü. Aşkı uğruna eşini, evini terk etti! Maalesef, onu taşıyabilecek büyüklükte bir yüreğe sahip değildi şair. Onu yarı yolda bıraktı, sıvışıp kaçtı. Çok üzüldü, kahroldu ama yıkılmadı ela gözlü pars. Aynı çocuk iki kere doğurulabilir mi? Doğurdu Celile! Oğlu Nâzım Hikmet yirmi sekiz yıllık hapis cezasının on ikinci yılında ölüm orucuna başlayınca, bir panter gibi ileri atıldı ve büyük şairi, ölümün kıyısından çekip aldı. Bir solukta okuyacaksınız. Tıpkı öteki

Philippa Gregory: Fırtına Habercileri (2. Kitap)

Resim
TANITIM:  Karanlık Düzen adındaki gizli örgütün bir üyesi olan Luca Vero, dünyanın sonuna dair işaretler aramak ve bulduklarını Düzen'e bildirmek için Avrupa'da seyahat ederken yolu Piccolo kasabasına düştü. Kasabalılar batıl korkulara teslim olmuştu. Denizin, gökyüzünün, yabancıların, kısacası bilmedikleri her şeyin birer felaket habercisi olduğuna inanıyorlardı. Luca, yolculuğunda yalnız değildi. Sadık dostu ve hizmetkârı Freize, kâtip Peder Peter, güzeller güzeli Leydi Isolde ve onun gizemli dostu ve hizmetkârı Ishraq da kasabadaki batıl korkular karşısında en az Luca kadar şaşkındı. Beş arkadaş, tuhaf kasaba halkının yanı sıra, kendini aziz ilan eden bir çocuğun liderliğinde Kudüs'e ulaşmaya çalışan kalabalık bir çocuk ordusuyla da karşılaşınca işler iyice içinden çıkılmaz bir hâl aldı. Haçlı Seferi'ne soyunan çocukların lideri, denizin yarılacağına ve Kudüs'e dek güvenle yürüyeceklerine emindi.  Ve hiçbiri ne kadar tehlikeli sularda yüzdüğü

Debbie Macomber: Bay Mucize

Resim
TANITIM:  Debbie Macomber’dan masal tadında bir roman daha… Kılavuz melek Harry, yirmi dört yaşındaki Addie’ye yardımcı olma göreviyle dünyaya gönderildiğinde, buranın ne kadar karışık bir yer olduğundan ve duygularla mücadele etmenin zorluğundan habersizdi... Addie ise yaşadığı hayal kırıklıklarının ardından ailesinin evine dönmek zorunda kaldığında, çocukluk aşkı Erich ile yeniden karşılaşacağını bilmiyordu. Geçmişinde onun kalbinde yaralar açan Erich’in değişimi karşısında kayıtsızlığını koruyabilecek miydi?

Philippa Gregory: Karanlik Düzen (1. Kitap)

Resim
TANITIM:  Orta Çağ'ın en büyük korkularıyla -kara büyü, kurtadamlar ve delilikle- yüzleşmek zorunda kalan Luca ve Isolde kaderin izinde aşkı ararken, Hristiyanlığın sınırlarını koruyan ve Karanlık Düzen'in sırlarını elinde tutan gerçek bir tarihi karakter de onlara eşlik ediyor.Luca Vero on yedi yaşındaydı. Dinden sapmakla suçlanmış ve on bir yaşında girdiği manastırdan kovulmuştu. Tam o sırada karşısına gizemli bir yabancı çıktı ve Luca'yı dünyanın sonunun geldiğini gösteren işaretleri araştırmakla görevlendirdi. Mühürlü zarflardan çıkan emirleri takip eden Luca, Hristiyan dünyasını yöneten korkuların haritasını çıkaracak ve iyiyle kötünün en uçlarda gezdiği yerlere seyahat edecekti. On yedi yaşındaki Isolde ise mirasına konmak isteyen ağabeyi tarafından manastıra gönderilmiş ve başrahibelik görevine getirilmişti. Fakat manastırda tuhaf bir şeyler dönüyordu. Rahibeler hayaller görerek deliriyor, uykularında kalkıp geziyor ve uyandıklarında vücutlarında kanayan yarala

Osman Balcıgil: Yeşil Mürekkep

Resim
TANITIM:  Sabahattin Ali, Bulgaristan'a kaçmasını sağlayacak kişinin istihbarat ajanı olduğunun farkına varamadı. Kendisini, adı ölüm olan o dipsiz kuyuya bıraktı. "Kuyucaklı Yusuf", "İçimizdeki Şeytan", "Kürk Mantolu Madonna", bir dolu öykü ve çoğu şarkı olacak şiirler yazamayacaktı artık. Devlet eliyle öldürülecek, "Ankara" isimli yeni romanı da yarım kalacaktı. Başkentte devletin acımasız çarklarının nasıl döndüğünü, siyasilerin ve bürokratların kirli ellerinin nerelere uzanabildiğini yazacaktı mümkün olsa. Yazamadı. Başına indirilen bir odun parçasıyla, kanlar içinde yığıldı yere. Yeşil mürekkepli dolmakalemi düştü cebinden. Çantasından, yeni romanının sayfaları savruldu etrafa. Yazıları yetim kalmıştı. Biricik kızı Filiz de öyle. Gözleri bir daha açılmamak üzere kapanırken, cüzdanında güzel Aliye'nin fotoğrafları da ağlıyordu. Kısacık bir hayata, nesilden nesile miras kalacak eşsiz eserler sığdırmayı baş