Kayıtlar

Aşk etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Gökhan Cömert: İki Deniz Kabuğu-İki Ada Bir Aşk

Resim
  TANITIM İki farklı millet, iki farklı din, iki farklı ada ve iki ayrı kalp… “Ailesini küçük yaşta kaybeden Bahir denizler ve güzeller güzeli Katia’ya olan bağlılığı sayesinde hayata tutunmaktadır. 1960’lı yılların sonuna doğru Yunanistan’da gerçekleşen darbe nedeniyle Katia ile Bahir’in birliktelikleri çok uzun sürmez. Yaşanan toplumsal sorunlar ve yozlaşmalar nedeniyle insanlar yaftalanır; Türk – Rum, Müslüman – Hıristiyan olarak birbirlerinden ayrıştırılmaya çalışılır. Limni’den Girit’e göç eden bir grup insanın ardında iki deniz kabuğu kalmıştır. O deniz kabuklarından biri Bahir, diğeri ise Katia’dır.” İki Deniz Kabuğu; aşkı, ayrılığı, yalnızlığı, hasreti, dostluğu, insanlığı, farklılıkları ve toplumsal yozlaşmayı anlatan özel bir kitap… Tanık olacağınız tarihe duygusal bir kapı aralanıyor. Siyasi emelleri uğruna tarihe karanlık iz bırakan insanlar, yaşlı bir rahibin başlattığı gizemli yolculuk, balıkçıların umutlu mücadelesi, savaşın gölgesinde geçen bir kavuşma, sevdiği adam içi

Paulo Coelho: Zahir

Resim
  TANITIM: Savaş muhabiri karısı bir gün ansızın kayıplara karışan ünlü bir yazar… Paris gecelerinde gizli buluşmalar… Şamanlar ve berduşlar… Yoksulluklarına rağmen hayatı dolu dolu yaşayanlar… Yazgılarının peşinden koşanlar… Yüreğini pusula ederek yollara düşen bir âşık… Paulo Coelho’nun en samimi romanlarından  Zahir , Santiago Yolu’nda filizlenip Paris sokaklarından geçerek Orta Asya’nın bozkırlarına uzanan büyüleyici bir aşk hikâyesi. Aşk vahşi bir güçtür. Zapt etmeye çalışırsak bizi mahveder. Hapsetmeye çalışırsak bizi köle eder. Anlamaya çalışırsak bizi şaşkına çevirir.

Fikret Yıldırım : Kendine Yabancı

Resim
  TANITIM: Kalabalığın içinde giderek yalnızlaşan ve kendine yabancılaşan Ela ile ezilmişlik içinde geçen geçmişine inat para ve güç ihtirasına kapılmış işkolik, zengin iş adamı Arif’in kesişen yolları ve tutkulu bir aşkın öyküsü… Yazar, romanında kahramanlar üzerinden aşkın gerçekliğini sorgularken bir yandan da varoluşu ve insan psikolojisini ele alıyor; kendine, diğerine ve yaşama yabancılaşma, belirsizlik, kaygı, korku, endişe, güç arayışı, yalnızlık ve boşluk duygusu… İlk çağ filozoflarından başlayıp günümüze kadar sorgulanan ve görünen o ki insanlık var olduğu sürece de sorgulanmaya devam edecek olan, “hayatın anlamını” aramak yerine “Hayatı nasıl anlamlı kılabiliriz?” sorusuna yazarın naçizane bir dokunuşu… 

Andre Maurois : İklimler

Resim
  TANITIM: Sahaflarda buldum bu romanın eski bir baskısını. Varlık Yayınları'ndan çıkmıştı. 1967 yılında, Tahsin Yücel çevirisiyle. Sayfalarını karıştırırken bir ithafla karşılaştım, şöyle diyordu: "Sevgilim, bu kitabı ilk defa on beş, bilemedin on altı yaşımda okudum. O kadar bayıldım ki, bir süre Odile oldum... Sonra kitap bir biçimde yok oldu. Unutmuştum. Geçen gün sahafta görünce bir heyecan, bir heyecan... Değişmemiş... Bence hâlâ en güzel aşk hikâyelerinden biri... Sana aldım". Okuduğumda, ithafı yazana hak verdim. Hakikaten okuduğum en güzel aşk hikâyelerinden biriydi. "Her an yeni bir hayat serilir önümüze", "birdenbire gidişim sizi şaşırtmış olmalı" diyor ve "kaderlerimizle arzularımız hemen hiç bir zaman bağdaşmıyordu" diye bitiyordu kitap. Helikopter'in ilk kitabı bu: Aşka âşık olanlar için tekrar yayınlıyoruz bu dünya güzeli kitabı, unutulmasın diye.

Prosper Merimee: Carmen

Resim
  TANITIM: 1830’lar... İspanya... Onbaşı Don José, çılgınca bir aşkla tutulduğu güzel Çingene kızı Carmen’in yüzünden öyle bir hayata adım atar ki yörenin başına ödül konmuş haydutlarından biri hâline gelir. Fakat hiçbir kural ve yasa altına girmek istemeyen hayatını adadığı bu Çingene, aşkta da bu serbestiliğe uygun davranarak Don José’yi peşine takıp onu farklı insanların ve hayatların içine sürükler...

Taçlı Yazıcıoğlu: Hep Sondan Başlar

Resim
TANITIM: “Yaşamıma şöyle bir baktığımda sürekli hikâye içinde hikâyeler görüyorum. Hangisi yan, hangisi ön? Birinden daha az söz edince, sansürlemiş gibi mi olur insan? Karar veremiyorum. Yalnız içimde senelerdir dönüp dolaşan, esas hikâye sanki başkaymış gibime geliyor. Ana kahramanları başka kişiler olan hikâye, nasıl senin hikâyen olabilir?” Yaşam sonunu bildiğimizi varsayıp okumak istediğimiz bir hikâyedir, tıpkı Ece Beyhan’ın sondan başlayan hayatının romanı gibi. Avrupai görünmenin moda olduğu zamanlar, Arnavut kaldırımı sokaklar, havai görünmekten kaçınması öğretilen tutkulu kadınlar, siyah beyaz filmler... Ece bunları yazarken, geçmişinden insanlar ve yerler bir araya gelmeye, beklenmedik yeni sonlar oluşmaya başlar. Anlatıcılar değişir, aşklardan şehirler, şehirlerden öyküler çıkar. Taçlı Yazıcıoğlu, okuyucuya şaşırtıcı sonlar hazırlayan, roman sanatına vâkıf, coşkulu bir yazar. Hep Sondan Başlar, 1970’lerin Büyükada’sından Milano’ya, 1980’lerin Londra’sına ve günümüz İstanbul