Kayıtlar

Panama Yayıncılık etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Antoine De Saint - Exupery: Küçük Prens / The Little Prince

Resim
TANITIM: Eğer biri, milyonlarca gezegen üzerinde tek bir eşi bile olmayan bir çiçeği severse, mutlu olması için o çiçeğe bakması yeter. Benim çiçeğim de işte oralarda bir yerlerde... Ama eğer bir koyun o çiçeği yerse, bu o kişi için tüm yıldızların bir anda sönmesi demektir.                                                                                        YORUMUM Pilot, kişiliğimizi temsil ediyor. Uçaktaki arıza da kişiliğimizdeki arızaya temsilleştirme yapılmış. Çöl, anlamsız bir hayatı temsil ediyor. Küçük Prens, ruhumuzu temsil ediyor. Bir yerde içimizdeki filozof. Kendi iç dünyamızda arayışa çıkıyor ve anlam arıyor. Baobap ağacı, olumsuz duygularımızı temsil ediyor. O yüzden bu duyguların fazla büyümeden temizlenmeli. Ama yine de biraz olsun ortaya çıkmaları için fırsat verilmeli çünkü bazen bir çiçeğe de dönüşebilir. Gezegenler, egonun farklı yönlerini temsil ediyor. Yargılayan tarafımız, kibirli tarafımız, gerçeklerden kaçan tarafımız, yararsız tarafı

Franz Kafka : Dava / The Trial

Resim
TANITIM:  Birisi Josef K.'ya iftira atmış olmalıydı.   Yanlış bir şey yapmadığını bildiği halde bir sabah tutuklanmıştı. Bayan Grubach'ın aşçısı her sabah saat yedide ona kahvaltısını getiriyordu. Bayan Grubach onun ev sahibesiydi ama ne hikmetse o gün ortalarda yoktu. Daha önce böyle bir şey yaşandığını hiç hatırlamıyordu. K.; yastıktan başını kaldırmadan, hemen karşı taraftaki binada yaşamakta ve alışılmadık bir merak içerisinde kendisini izlemekte olan yaşlı kadına bakarak bir süre daha bekledi. Hem karnı acıkmış hem de canı sıkılmıştı. Daha fazla dayanamadı ve zili çaldı. O daha zili çalar çalmaz kapıya vuruldu ve hemen sonra bir adam girdi odaya.  Adamı daha önce bu evde hiç görmemişti. Zayıf ama sağlam yapılı bir adamdı. Üzerinde vücudunu sıkıca saran siyah bir takım elbise vardı. Tam olarak ne işe yaradığını bilmese de oldukça kullanışlı görünen çok sayıda cebe, tokaya, düğmeye ve bir de kemere sahipti bu elbise. "Siz de kimsiniz?" diye sordu

Marjane Satrapi : Persepolis / The Complete Persepolis

Resim
TANITIM:   İran’daki devrimin ülkeye ve insanlarına yaşattıkları, küçük bir kızın yetişkinliğe giden yolda deneyimledikleriyle iç içe geçiyor. Persepolis, Marjane Satrapi’nin kaleminden hem bir dönemi anlatan hem de zamanın çok ötesine giden bir çizgi roman.   Şah rejiminin düşürülmesi, İslam Devrimi’nin zaferi ve İran-Irak savaşının yıkıcı etkileri altında yaşama tutunmaya çalışan bir halk resmediliyor Persepolis’te. Siyasi baskının, radikal dinciliğin ve savaşın nelere mal olabileceği, sevincin ve gözyaşının birbirine karıştığı hikâyelerle anlatılıyor.   Dünya çapında yankı uyandıran, animasyon filme uyarlanan ve pek çok ödüle layık görülen Persepolis, karanlığa karşı birlik olmanın önemini anlamamızı sağlıyor. Ve hayatın her şeye rağmen devam ettiğini…                                                                                     YORUMUM "Bambu Kültür Evi"nin kitap kulübünün tavsiyesi üzerine kitabı okudum. İran'da gelişen olayları karikatürle a

Dmitry Glukhovsky : Metro 2033

Resim
TANITIM: Yıl 2033... Nükleer savaş sonrası enkaz haline gelen dünyada insan soyu neredeyse tükenmiş, radyasyon yüzünden kentler yaşanamaz halde... Hayatta kalan birkaç bin kişi yeraltına, dünyanın en büyük nükleer sığınağı olan Moskova Metrosu'na sığınıyor. Burası insanoğlunun son kalesi. Yeraltındakiler için en büyük tehlike Karadelililer. İstasyonlar mini devletlere bölünmüş. İdealler, dinler, temiz su gibi nedenlerle bir araya gelmiş halklar. Duygular yerini içgüdülere bırakmış. Tek bir amaç var: Ne pahasına olursa olsun hayatta kalmak. Genç Artyom'a, yaklaşmakta olan karanlık tehlikeye karsı halkı uyarmak için Metro'nun kalbi, "Polis" istasyonuna gitme görevi verilir. Metro'nun kaderi belki de tüm insanlığın kaderi Artyom'un elindedir artık...

Candan Özer: Bitanem

Resim
TANITIM: Adım Leyla. Bu benim romanım. İstanbullu diplomat bir çiftin, arkadaşsız, kurallarla biçimlendirilmiş, aynı yerde yaşıyor olmasına rağmen annesinin yüzüne hasret, babasını sadece resmi bayramlarda görebilen, babaannesiyle Ankara'da büyümüş bir kızıyım. Amacım; kendimi, eksikliklerim ve yanlışlıklarımla çırılçıplak soymaktı. Bu bir anlamda çirkinliklerimin, acılarımın, özlemlerimin, pişmanlık duyup utandığım, hatta neden yaptığımı bile anlayamadığım davranışlarımın bir dışa taşması, itirafı. Belki de ölmeden önce sırtımdaki yükleri atmanın bir yolu... Adım Yücel. Bu romanı Bitanem yazmış. Gerçekten de o benim bitanemdi; onu ilk kez gördüğüm günden, gözlerimi bu dünyaya yumuncaya kadar. Ben yaşamaya onun gözlerinde başladım ve hayata veda etmeden gördüğüm son şey, yine onun gözleriydi. Okulun ilk haftasında tanıdım onu; o da benim gibi çelimsiz bir kızdı. Konuşmaya başlayınca onun da Türkçesinin benden daha iyi olmadığını anladım. Aylül, Mardinli bir Süryani kızıydı. Eli