Kayıtlar

Eylül, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Prosper Merimee: Carmen

Resim
  TANITIM: 1830’lar... İspanya... Onbaşı Don José, çılgınca bir aşkla tutulduğu güzel Çingene kızı Carmen’in yüzünden öyle bir hayata adım atar ki yörenin başına ödül konmuş haydutlarından biri hâline gelir. Fakat hiçbir kural ve yasa altına girmek istemeyen hayatını adadığı bu Çingene, aşkta da bu serbestiliğe uygun davranarak Don José’yi peşine takıp onu farklı insanların ve hayatların içine sürükler...

Erich Fromm : Özgürlükten Kaçış

Resim
  TANITIM:   İnsanoğlunda, doymak bilmez bir iktidar hırsı yaratan şey nedir? Yaşamsal enerjilerinin gücü mü, yoksa temelde yaşamın kendiliğindenliği içinde, sevgiyle yaşama yetersizliği ve zayıflığı mı? Bu karşı durulması zor isteklerin gücünü oluşturan ruhbilimsel koşullar nelerdir? Bu ruhbilimsel koşulların dayandığı toplumsal koşullar nelerdir? Özgürlüğün ve yetkecilik güçlerinin insansal yönlerinin çözümlenmesi, genel bir sorunu, yani ruhbilimsel etmenlerin toplumsal süreç içerisinde etkin güçler olarak oynadığı rolü ele almamızı gerektirir; bu da sonunda bizi, toplumsal süreçteki ruhbilimsel, ekonomik ve ideolojik etmenler arasındaki karşılıklı etkileşim sorununa götürür.

Hermann Hesse : Ağaçlar

Resim
  TANITIM: Ağaçlar Beton yığınlarıyla çevrili şehir yaşamının sıkıntılı havası ne zaman katlanılamayacak seviyeye gelse, doğanın huzur veren kucağına doğru bir kaçış başlıyor. Devasa ağaçların gövdesine yaslanıp yaprakların hışırtılarını ve onlara eşlik eden kuş seslerini dinlemek, tüm yorgunluk ve stresi sihirli değnek misali bir anda uzaklaştırıveriyor. Peki, hiç gövdesine yaslandığınız o ağacın sesini gerçekten duymayı denediniz mi? Belki de hakikat o seste saklıdır ve esas ait olunan yer, o sesin kaynağıdır! Hermann Hesse,  Ağaçlar  ile okuyucuyu çeşit çeşit ağaçların olduğu bir ormana götürüyor ve burada onlara ağaçların hiç duymadıkları sesini dinletiyor… Bu Sese Kulak Verin! Hermann Hesse için ağaçlar, doğanın içerisinde barındırdığı herhangi bir unsur olmaktan çok daha ötede bir anlam taşıyor. Bir ağaç, bakmayı ve dinlemeyi bilene dert ortağı, eşsiz bir melodi ya da bir ana kucağı oluyor. Upuzun kollarını göğe dokunduran, kökleriyle dünyaya tutunan ve anıtsal gövdesinin görkeml

Silvia Federici: Caliban ve Cadı Kadınlar, Beden ve İlksel Birikim

Resim
  TANITIM: Caliban ve Cadı kapitalizme geçiş sürecinde bedenin bir tarihidir. Silvia Federici, geç ortaçağların köylü ayaklanmalarından cadı avlarına ve mekanik felsefenin doğuşuna kadar toplumsal yeniden üretimin rasyonelleştirilmesini araştırır. Asi bedene karşı savaşın ve beden ile zihin arasındaki çatışmanın, nasıl modern toplumsal örgütlenmenin iki merkezi ilkesinin, yani “emek gücü” ile “kendi bedeni ve yaşamı üzerinde mülkiyet hakkı”nın gelişiminin temel koşullarını oluşturduğunu gösterir. “Postmodernizmin neoliberal çağında proletarya, tarihin sayfalarından silinmiş durumda. Silvia Federici, proletaryanın hikâyesini ta en başından, doğum sancılarıyla birlikte anlatarak ona tarihsel önemini geri kazandırır. Bu kitap bir hatırlamanın, insanlığın belleğinde kıtlık, katliam ve kölelik kadar derin ve acı veren bir yara açan, kadınların bedenine kazınmış bir travmanın kitabıdır. Federici, proletaryanın doğuşunun kadınlara karşı bir savaşı gerektirdiğini ve bu savaşın yeni bir cinsel

Robert Silverberg: Cam Kule

Resim
  TANITIM: İnsanı insan yapan nedir? Bir rahim yerine tankta doğmak dışında insanlardan farkı olmayan androidler insan olarak görülebilir mi? Bir insan 23. yüzyılda nasıl Tanrı'ya dönüşür, özellikle Tanrı olduğunun farkında değilse? Robert Silverberg çok katmanlı romanı Cam Kule'de, tüm servetini, hırsını, umudunu ve tutkusunu yeryüzünden sonsuzluğa uzanan bir kule dikmeye adayan Simeon Krug'u iki farklı açıdan ele alarak anlatıyor: İnsan Krug ve Tanrı Krug. Androidler aracılığıyla insan hakları ve köleliği bize tekrar düşündürten bu kitap, modern çağ efendiliğinin getirdiği çürümeye karşı bir eleştiri niteliği taşıyor. Cam Kule, gözü yükseklerde olan insanlığın, çamura saplanma öyküsü…

Zülfü Livaneli: Son Ada

Resim
  TANITIM: Yaşar Kemal’in önsözüyle: “Zülfü büyük kapıdan bu romanıyla girmiştir.” Son Ada… Martılar, yasemin kokuları, çam ormanları, renk renk balıklar ve mutlu insanlarla dolu anakaraya uzak bir sığınak. En iyi korunan sır, yeryüzünün gizli cenneti.  Bu son insani köşe, son sığınak nasıl kaybedildi? Geri kazanmak mümkün mü? Ünlü edebiyatçı Zülfü Livaneli’nin en politik romanı olan Son Ada, ismini bilmediğimiz bir adada yine ismini bilmediğimiz insanların ve bir diktatörün ekseninde yaşananları anlatıyor. Livaneli, Türkiye’den ve dünyadan tüm okurların aşina olduğu “diktatörlük” gerçeğine alegorik bir anlatımla dikkat çekiyor. Türk edebiyatının mihenk taşlarından Yaşar Kemal’in Önsöz’de yer alan sözleriyle: “Zülfü bu romanda inanılmaz ölçüler, olanaklar yaratmış. Her şey birbirine uyuyor. Edebiyatta görkemli bir söz vardır, büyük kapıdan girmek. Bu, büyük bir eserin yazarı demek. Zülfü büyük kapıdan bu romanıyla girmiştir.” 2009 Orhan Kemal Roman Armağanı’na layık görülen ve pek çok