Silvia Federici: Caliban ve Cadı Kadınlar, Beden ve İlksel Birikim

 Caliban ve Cadı Kadınlar, Beden ve İlksel Birikim

TANITIM:

Caliban ve Cadı kapitalizme geçiş sürecinde bedenin bir tarihidir. Silvia Federici, geç ortaçağların köylü ayaklanmalarından cadı avlarına ve mekanik felsefenin doğuşuna kadar toplumsal yeniden üretimin rasyonelleştirilmesini araştırır. Asi bedene karşı savaşın ve beden ile zihin arasındaki çatışmanın, nasıl modern toplumsal örgütlenmenin iki merkezi ilkesinin, yani “emek gücü” ile “kendi bedeni ve yaşamı üzerinde mülkiyet hakkı”nın gelişiminin temel koşullarını oluşturduğunu gösterir.


“Postmodernizmin neoliberal çağında proletarya, tarihin sayfalarından silinmiş durumda. Silvia Federici, proletaryanın hikâyesini ta en başından, doğum sancılarıyla birlikte anlatarak ona tarihsel önemini geri kazandırır. Bu kitap bir hatırlamanın, insanlığın belleğinde kıtlık, katliam ve kölelik kadar derin ve acı veren bir yara açan, kadınların bedenine kazınmış bir travmanın kitabıdır.


Federici, proletaryanın doğuşunun kadınlara karşı bir savaşı gerektirdiğini ve bu savaşın yeni bir cinsel sözleşmeyi ve yeni bir patriyarkal dönemi, yani ücret patriyarkasını başlattığını gösterir. Federici’nin cadılara yapılan zulmün ve bedenin disiplin altına alınmasının tarihine sıkıca bağlı argümanları, kadınlara boyun eğdirilmesinin dünya proletaryasının oluşumunda neden toprağın çitlenmesi, ‘Yeni Dünya’nın fethi ve kolonileştirilmesi, köle ticareti kadar önemli olduğunu açıklar.”


Peter Linebaugh, The London Hanged’in yazarı


YORUMUM

Kitabın ismi Shakespeare "Fırtına" adlı oyunundan esinlenmiştir. Kitap bir cadının oğlu olan yerli isyancı Caliban ile okyanus aşırı giden proleterler Trinculo ve Stephano tarafından örgütlenen komployu anlatır. Oyun, ezilenler arasında ölümcül bir işbirliğinin kurulabilme olasılığına işaret ederken, Prospero'nun yöneticiler arasındaki anlaşmazlıkları büyü yoluyla çözmesine de dramatik bir karşıtlık oluşturur.

Heretik hareketini ilk defa duydum. Amaçları, yeni bir toplum yaratma yolunda bilinçli bir çabaymış. Feodalizm karşıtı mücadelede oldukça önemli bir rol oynamışlar. 

Kapitalizmin yükselmesiyle kadınlar değersizleşmeye başlıyor. İşçi nüfusu artırma politikası yüzünden kadınlar vücutları üzerindeki hakimiyetlerini yavaş yavaş kaybediyorlar. Aile içindeki rolleri yeniden tanımlanıyor. Ekonomik bağımlılığa ve görünmezliğe tabi kılınan yeni bir kadınlar sınıfı yaratılıyor. Bu da kadının aile içindeki söz hakkı elinden alınmasına neden oluyor.  

Cadı avı erkeklere kadınların güçlerinden korkmaya öğretmiş. Aynı zamanda erkekler ile kadınlar arasındaki güç dengesi bozulmuş. Kilise ve burjuvazi işbirliği yaparak, erkeğin kadın üzerinde egemenliğini kurmasını sağlamış. 

Bu kitapta, tarihsel olarak kadının gücünün sistematik olarak nasıl zayıflatıldığını görüyoruz. 

"Heretiklik, ruhban sınıfının yozlaşmasının olduğu kadar toplumsal hiyerarşilerin ve ekonomik sömürünün de bir eleştirisiydi."

"Kadın bedeni, emeğin yeniden üretimi ve işgücünün genişlemesi için araçsallaştırılmış, kadının kontrolünün ötesinde işleyen doğal bir üreme makinesi olarak görülmüştür."


                              Sevgilerle,@kitapdiari

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Herkese Merhaba!

Gabriel Garcia Marquez: Kırmızı Pazartesi / The Red Monday