Peyami Safa : Dokuzuncu Hariciye Koğuşu


TANITIM: 


Peyami Safa'nın bir romanı. 13-14 yaşlarında bir delikanlının hastalığını, bedeniyle ruhu arasındaki ilişkiyi anlatır.

Henüz iki yaşındayken babasını kaybeden ve uzun yıllar kemik hastalığıyla ilgili rahatsızlıklar yaşayan Peyami Safa, bir çocuğun yaşayabileceğinden daha büyük buhranlar yaşamış ve kendi içine kapanık olmuştur. Bütün bu birikimlerin sonucu olan, Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, beden-ruh ilişkisini anlatan bir eserdir.



                                                                                YORUMUM



Yazarın doktorlar kadar bilgisi var çünkü kendisi de yıllarca rahatsızmış. Yazar, buradaki gencin hayatını yazarken kendi otobiyografisini yazmış gibi , bedenin çektiği acıları yanı sıra onun ruhsal iniş çıkışlarını da bize yansıtmış. Doktor ona kendisine dikkat etmesini tembihliyor ama o aşk acısını sanki ayağından çıkarıyor. Çok gururlu ve yaşına göre daha olgun düşünüyor. Nüzhet'in karakterini çok iyi tanıyor. Onun sevebileceği kişi hakkında doğru tespitler yapar ama kızın dünyayı görme arzusunu tahmin edemiyor. 
Hastanedeki hastaları kader arkadaşı olarak görüyor. Hastanın halinden ancak hasta olan anlar farkındalığı var. Yaşadığı bölgedeki eski ve yamulmuş evlerle kendisiyle özdeşiyor. 
Doktorların, hastaların psikolojisini yeterince önemsemediğine değiniyor. 
Devamlı hasta olduğu için insanların sağlıklı olması gözüne batıyor.

"Kendimi çok sevdiğim an, kendime çok acıdığım an. Beni yalnız bu koruyor: Bu aşk, bu merhamet."
"Bir ferdin ıstırabı etrafında uyanan toplumsal alaka beni teselli ediyordu."
" Mahkum uzvuma bakıyorum; her parçası, her hareketi, her yeni aldığı şekil bana birçok düşünceler veriyor, canlanıyor, ehemmiyet kazanıyor, şahsiyet sahibi oluyor ve öteki sağlam uzuvlar arasında idama mahkum bir kardeş gibi, endişeli bir hareketsizlikle susuyor."

                                                                  Sevgilerle, Aygül Demir 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Herkese Merhaba!

Gabriel Garcia Marquez: Kırmızı Pazartesi / The Red Monday

Silvia Federici: Caliban ve Cadı Kadınlar, Beden ve İlksel Birikim