Nermin Yıldırım: Dokunmadan


TANITIM:
Adalet, yirmi dokuz yaşında genç bir kadın. Hayata ve insanlara dokunmadan, ne mutlu ne mutsuz, öylesine yaşayıp gitmektedir. Ta ki doktoru, ölümcül bir hastalığa yakalandığını söyleyene dek... Hastalığı için kendini suçlayan Adalet, hayatını didik didik ederek, ilk günahını, masumiyetini kaybettiği ilk gerçek suçunu bulmaya çabalar. Bu uğurda çıktığı yolda kendiyle de, içinde yaşadığı ülkeyle de yeniden tanışacaktır. Dokunmadan, kahramanın hayatı sorguladığı, değişimi yaşadığı ve belki de aşka rastladığı sürükleyici bir yolculuğa davet ediyor okuru.







YORUMUM

Sürükleyici bir roman. Dokunulmamış bir ruh, içi boş bir kabuğa dönüşüyor. Hikayede, bir kızın kendini affettirme yolculuğuna eşlik ediyorsunuz. Onun tek en yakın arkadaşı,Hülya, da bu yolculukta ona eşlik ediyor. Adalet'in tek gayesi Mahsun'u bulabilmek. Bu yolculukta bazı hatıralar su yüzüne çıkmak için çabalıyor ama Adalet onlara tam olarak güvenemiyor. Ailesinin parçalamasından kendisini sorumlu tutuyor. Ömür boyu kendisini sevilmeye layık olamadığına karar vermiş. Annesi gibi midesi bulanıyor ama kusmuyor çünkü iğrendiği her neyse içinde biriktirmeyi seçiyor.  Bu yolculuk aslında kendi içindeki gizli dehlizlere de yolculuk. Sevgiyi tanıma fırsatı buluyor. Sadi'nin hayatına dokunabiliyor. Onun sevgisi onu şaşırtıyor. 
Memleketteki üçüncü sayfa haberlerinden oluşan albümü var. Yanlışları görüyor ama onlara dokunmadan yanından geçmeyi seçiyor. Kendinde o gücü bulamıyor. Kendisini bu dünyaya sadece ziyarete geldiğini düşünüyor. Yaşamak için anlamlı bir gayesi yok. En sonunda bir kadına yapılan yanlışa karşı çıkıyor ve bu dokunma ile  kendinde biriktirdiği bütün suskunluklarını kusuyor. 
Yazarın betimlemelerini çok beğendim. Eski sözleri de kullanmasıyla hikayeye farklı bir dokunuşu olmuş. Galiba Adalet'in sözlüklere merak sarması, anlaşılmak istemiyor olmasından kaynaklanıyor. İstanbul'a farklı bir isimle sesleniyor. Başbakana başka bir şekilde hitap ediyor. Tavsiye ediyorum.

"Bir yere dönmek, baştan sona yanılgıdan ibaret. İnsan, döndüğünü zannederken, aslında sadece kaybettiği şeyi arıyor."
"Basit kararları hızla alabilen biri değildim. Benimkiler daha ziyade kararsızlığın aldığı kararlardı ve ekseriyetle eylemsizlikle sonuçlanırdı."
"Başkaları kalbimi kıracağına, bizzat kendim parçalayıp, artık doğru vakti göstermeyen bir saat gibi cebimde taşımayı seçtim. Sevmenin ve dokunmanın ancak acı vereceğine inandım belki de." 
"Kırıla kırıla, geriye bölünecek ebatta parçam kalmayınca, zamanla daha az kırılgan olduğuma inandırdım kendimi."     

                                 Sevgilerle, @kitapdiari

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Herkese Merhaba!

Serpil Ciritçi : Kuantumun Gücü

Silvia Federici: Caliban ve Cadı Kadınlar, Beden ve İlksel Birikim