Polat Özlüoğlu : Hevesi Kirpiğinde


TANITIM:
Ölüyorduk…
Çocuklar ölüyordu, kadınlar ölüyordu, gençler ölüyordu, travestiler ölüyordu, seks işçileri ölüyordu, kediler ölüyordu, köpekler ölüyordu, güvercinler ölüyordu…
Bir erkeğin, bir erkin elinde ölüyorduk. Sonra yine çocuklar, yine kadınlar, yine hepimiz… bir döngünün içinde durmadan ölüyorduk. Bazen yaşarken, bazen yaşama gözlerimizi kapatırken bir heves kalıyordu kirpiğimizde, dudağımızın kenarında, boşluğa bıraktığımız sesimizde. Bazen gelincikler kusuyorduk ölürken, tabutumuzun üstünde bir peruğun yanına sıkışıyordu al yazmalar, çocukluk canavarlarımıza yem oluyorduk herkesin gözü önünde.
İkinci kitabı “Hevesi Kirpiğinde” Polat Özlüoğlu, heveslerden heves beğenin ama çoğunun kirpiklerinizde asılı kalacağını aklınızdan çıkartmayın diyor. Bildiğimizi unutmayalım diye, büyük harflerle bir satır başı olarak yazıyor öykülerine: Tenimizi parçalayan bıçakları, günlerce buzda bekletilen cansız bedenlerimizi, çocuk yaşta çarşaflara akan kanımızı, dikine kestiğimiz bileklerimizi, Ankara’nın garında bıraktığımız sevinçlerimizi.
Çünkü hepimiz ölüyorduk, hevesimiz kirpiğimizde…    

YORUMUM
Polat Özlüoğlu'ndan ilk kitap ve beni çok etkiledi. Aslında öyküler bir bir okunursa daha iyi olur diye düşünüyorum. Çünkü ben kitap ince diye bir solukta okudum ama o gece "rahatım" çok bozuldu. Haberlerde izlediğimiz bu yaşamları göz ucuyla bakıyor ve kendi rahat yaşantımızı bozmamak için başka kanallara geçiyoruz. Ya da sosyal medyada görüp sadece paylaşmakla vicdanımızı rahatlatıyoruz. 
Öyküleri okurken o karakterleri gözümün önünde canlandırdım ve yaşanmadan geçen hayatlardaki hüznü hissettim. İster istemez kendi hayatınızı sorgulamaya itiyor. Hayatımızdan şikayet ederken nankörlüğü hissettim. En çok da bu hikayedeki çocukların yaşamları elimden kaydığını hissettim. Bizim problemimiz din,ırk,fakirlik değil biz bir parçanın bütünü olduğumuzu unuttuk. Özellikle kadınlar olarak kendimize değer vermiyor ve erkeklerin gözlerindeki değere göre kendimizi yargılıyoruz. Hayatımızdaki şansızlıklara "kader" deyip kabulleniyoruz. Kitabı okumanızı tavsiye ediyorum. Sadece kendi yaşamınıza değil çevrenizdeki insanları da görün ve onların hayatında ufak bir faydanız olsa dahi belki "insanlığımız" için hala umut vardır.

"Elindeki keskin bıçaktan akan kırmızı damlalardan bir gelincik tarlası açtı toprağın üzerine, tapusu sana ait."
"Benim tanrım beni duymuyor, unutmuş, çoktan gözden çıkarmış bu küçücük delikte diyemiyorum, üvey tanrılar edinmişim kendime, hepsinin merhameti kendine."
"Şimdiki aşkları görüyoruz saman alevi gibi. Laylondan. Yanmasıyla sönmesi bir oluyor. Kötü bir koku kalıyor geride."
                             Sevgilerle,@kitapdiari

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Herkese Merhaba!

Serpil Ciritçi : Kuantumun Gücü

Silvia Federici: Caliban ve Cadı Kadınlar, Beden ve İlksel Birikim