Mina Urgun : Bir Dinazorun Anıları
TANITIM:
İngiliz edebiyatı 'duayenimiz' Mina Urgan, bu kez anılarıyla, bir yaşama ustası olarak karşımızda.
Mina Urgan 'Bir Dinozorun Anıları"nda açık yürekli, yalın ve naif bir dille anlatıyor; kendini, çevresindekileri ve bir coğrafyada olan biteni... Halide Edip, Necip Fazıl, Abidin Dino, Neyzen Tevfik, Sait Faik, Yahya Kemal, Ahmet Haşim, Atatürk ve başka pek çok isimle zenginleşmiş bir ömrü..."
Oğuz Atay'ı ayaküstü ve o kadar az gördüm ki, onunla ilgili ancak bir tek izlenim edindim: Koskocaman bir kediye benziyordu tıpkı. Çok kocaman ve çok güzel bir kediye, öyle benziyordu ki, ona elimi uzatınca 'miyaaav' diyeceğini sandım. Miyavlayacağı yerde 'tanıştığımıza memnunum' deyince şaşırıp kaldım."
Mina Urgan'ın anılarını bazen coşkuyla bazen buruklukla ama hep gülümseyerek okuyacaksınız.
"Ankara Okuyor" kitap kulübünde bu ay Mina Urgan'ın kitabını irdeledik. Bu kitap 'yaşantı' olarak tanımlanmış. Bu kitapta, tanıdığı ünlü kişiler ve Türkiye için önemli olaylar hakkında yorumları var. Mustafa Kemal ile vals yapıyor. Troçki, Nazım Hikmet, Sait Faik, Halide Edip, Sabahattin Eyüboğlu, Ahmet Haşim, Yaşar Kemal, Neyzen Tevfik, Aziz Nesin, Mehmet Ali Aybar, Behice Boran, Orhan Veli, Cevat Şakir, Abidin Dino... Yaşlılığını da dolu dolu yaşamış ve yaşadığı hiçbir andan pişman olmamış. Çok varlıklı zamanlar da yaşamış, malın mülkün tükendiği ama muhabbetin tükenmediği zamanlar da. Onu "zengin piçi Mina"dan, "dinazor Mina"ya dönüştüren de bu değişken koşullar olmuş.
Kişiliği hiç ezilmeden büyüyebilmesini annesi Şefika'ya borçlu olduğunu söylüyor. Üvey babası Falih Rıfkı Atay'ı sevgi ile bahsediyor.
Daha 20 yaşında kendisiyle aynı yaşlarda bir köylü kızıyla göz göze gelerek bir farkındalık yaşar. Hiçbir zaman maddi zorluk çekmez, ama koşullarının tamamen rastlantısal olduğunu ve bu durum mutsuz eder onu. Böylece kendisini sol çizgide bulur ve fırsat eşitliğine sonuna kadar savunur.
Kitapta kendisiyle dalga geçmesi, sözünü esirgememesi, alçakgönüllülüğü ve onca acılara rağmen yaşama sevincini kaybetmemesi beni çok etkiledi. Kitap aynı zamanda "tarihi doküman" niteliği var. Kitap kah güldürdü kah düşündürdü. Bir insan hayatına neler sığdırabileceğini, hayret ettim ve hayranlıkla okudum.
"Belleksiz bir toplum olmamızı önlemek için, herkesin anılarını yazmasını yararlı buluyorum."
"Bunca felaket, bunca zulüm, bunca haksızlıklarla dolu bir dünyada köpekler gibi mutsuz olmanın kolaylığını bildiğim için, mutsuzluklarıyla övünenlere fena halde bozulurum. Mutsuz olmak marifet değildir. Çektiğin acıları gözler önüne sermek, büyük kişisel mutlulukların peşinden koşmak ayıbından vazgeçip, küçük mutluluklara sığınmak, onlarla yetinmektir asıl marifet."
"Eğer yaşadığım çağ inandığım her şeyi yadsıyorsa; eğer yaşadığım çağa bayağılık ve çirkinlik egemense ben böyle bir çağa neden ayak uydurmak zorunda kalayım? Tam tersine baş kaldırırım, direnirim böyle bir çağa karşı. Bu yüzden dinazorlukla suçlanmam da vız gelir bana. Çünkü ben dinazoru geçmişin doğruluğu kanıtlanmış ve yadsınamaz değerlerini yeni sentezler yaparak geleceğe taşımayı amaçlayan bir yaratık olarak tanımlıyor, dinazorluğumla övünüyorum."
Sevgilerle,@kitapdiari
Bu kitabı bende çok merak ediyorum ama bu sene okuyabilir miyim bilmem ?
YanıtlaSil