David Eagleman: Incognito


TANITIM:


'Kendimizle aramızdaki fark, bir başkasıyla aramızdaki fark kadar büyüktür.'

Montaigne



Siz daha tehlikeyi algılamadan, ayağınızı fren pedalının üstüne götüren kim? Neden sır saklamakta böylesine başarısız, nedenini bilmeden birini çekici bulmakta bu kadar başarılıyız? Eğer bilinçli zihin, yani sabah uyandığınızda sizinle birlikte uyanan ben, buzdağının yalnızca görünen kısmıysa, zihninizin geri kalanı tüm bir ömür neyle iştigal etmekte?

Ünlü nörobilimci David Eagleman, 20 dilde yayımlanan -ve neredeyse şimdiden klasikleşen- kitabı Incognito ile beynimizin derinlerine dalarak, yaptığımız, düşündüğümüz ya da hissettiklerimizin çok büyük bir kısmının bizden başka bir biz tarafından yönetildiğini ürkütücü bir berraklıkla ortaya koyuyor. Sadakat geninden sizi olmadığınız birine dönüştüren beyin zedelenmelerine; optik yanılsamalardan striptizcilerin neden ayın belirli zamanlarında daha çok para kazandığına; Truva fatihi Odysseus'tan renkleri işitip biçimleri tadabilen sinestezik insanlara kadar geniş bir yelpazeden vakaları ve araştırmaları bir araya getiren Incognito, beynimizin işleyişi ve çelişkileri hakkında olağanüstü bir keşif yolculuğu sunuyor.



"Bir kitap okudum, hayatım değişti."

İsmet Berkan, Hürriyet



"Zihniniz bu kitap için size teşekkür edecek."





YORUMUM

Harika bir kitap ama bir o kadar da düşündürücüydü . Verdiğimiz her kararın arkasında aslında bilincimizin yetkinliği çok az olduğunu öğrenince insan biraz afallıyor
Doğumdan itibaren hayatımıza en önemli iki etken yön verdiğini öğreniyoruz: çevre ve genlerimiz. Ama iş bununla da bitmiyor, bizim duyularımız da güvenilmez, o yüzden kendimi çok sınırlandırmış hissettim. Hayatımızı ne kadar bilinçsizce yaşıyoruz isek o kadar zaman dilimi farkındalık olmadan hayatımızdan uçup gidiyor. O yüzden, yaptığınız her şeye biraz daha dikkat ve özen göstermeye bakın. Yemek yerken bütün duyularınızı katın ki yeme süreci unutulmaz olsun.
Hukuk konusundaki tespitleri ilginç bulacaksınız. Eğer biz yaptığımız şeylerde irademizin çok fazla yetkinliği yoksa yaptığımız yanlışlardan ne kadar sorumluyuz? Biyolojimiz ve kimyamız üzerine kontrolümüz yoksa yaptığımız hatalardan ve işlediğimiz suçlardan ne kadar sorumluyuz?
İnsanın dünyanın merkezi olduğu varsayımı çürütülünce bize yeni ufuklar açılması fikrine yazara katılıyorum. Biz bir bütünün parçasıyız ve evrende sadece 8 saniye kadar var oluyoruz. Bu da bizim merak azmimizi kamçılıyor. Daha iç evrenimizin gizemlerini çözmeden gözümüzü gökyüzüne dikmişiz. Bazen kim olduğumuzu ölene kadar keşfedemiyoruz. Aslında nörobilim insan doğasına dair kat etmesi gereken yolun daha başlangıcında. Cevaplanması gereken o kadar çok soru var ki...
Kitabı tavsiye ediyorum.


"Beyin,zaman ve kaynaktan tasarruf sağlayan varsayımlarda bulunarak, dünyayı yalnızca ihtiyacı olduğu kadarıyla görmeye çalışır."
"Biyolojimiz değişince kararlarınız, istekleriniz ve tutkularınız da değişebilir. Doğal farz ettiğimiz güdüler, aslında nöral mekanizmanın incelikli ayrıntılarıyla belirlenir."
"İç yaşamımız ve dış davranışlarımız, ne doğrudan bir erişimimiz olan biyolojik kokteyllerce yönlendiriliyor."

                                 Sevgilerle,@kitapdiari

Yorumlar

  1. Blogunuzu beğendim ve takibe aldım.Zaman ayırmak isterseniz,sizi ve bu yorumu görecek olan herkesi blogumu takip etmeye davet ediyorum.Sağlıcakla Kalın.

    https://hepfragmanizle.blogspot.com/

    YanıtlaSil
  2. Teşekkürler. Yazılarınızı beğendim ve takibe aldım.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Herkese Merhaba!

Gabriel Garcia Marquez: Kırmızı Pazartesi / The Red Monday

Silvia Federici: Caliban ve Cadı Kadınlar, Beden ve İlksel Birikim