Yaşar Kemal : İnce Memed 1


TANITIM:
Otuz iki yıllık bir zaman diliminde yazılan İnce Memed dörtlüsü düzene başkaldıran Memed'in ve insan ilişkileri, doğası ve renkleriyle Çukurova'nın öyküsüdür. Yaşar Kemal'in söyleyişiyle 'içinde başkaldırma kurduysa doğmuş' bir insanın, 'mecbur adam'ın romanı.

Abdi Ağa'nın zulmüyle köyünü terk etmek zorunda kalan Memed, Ağa'nın yeğeniyle evlendirilmek üzere olan Hatçe'yi kaçırır. Abdi Ağa'yı yaralayan, yeğenini de öldüren Memed eşkıya Deli Durdu'ya katılır, ancak kıyıcılığına katlanamadığı Deli Durdu'dan iki arkadaşıyla birlikte ayrılır. Memed, sıradan bir köy çocuğuyken, zulmedenler için eşkıyaya, köylüler içinse bir kurtarıcıya dönüşür.

"Bir yaşam biçimini bir halkın portresi olarak böylesine veren bu romandan daha iyisi yazılamazdı."
- The New York Times Book Review, (A.B.D.)

"Şaşırtıcı, orijinal bir kitap."
- Sunday Times, (İngiltere)

"Epik boyutlara ulaşan ve muhteşem bir sona ulaşmak için hız kazanan öyküye kendinizi kaptırıyorsunuz."
- Sunday Times, (İngiltere)

'Yaşar Kemal, şaşılacak ölçüde yaratıcı'
-The Booksell, (İngiltere)

'Yaşar Kemal, karakterlerini unutulmaz, seçkin ve gerçek hayattan daha da gerçekçi kılan detay zenginliği ile Rus Edebiyatının kalitesine ulaşıyor.'



YORUMUM

Yaşar Kemal'den okuduğum ilk kitap oldu ve bayıldım. Ne zamandır düşünüyordum ama fırsatım olmamıştı. 
Cumhuriyetin ilk yıllarında, Çukurova'daki insanları, toplumsal gerçekleri ve sosyal hayata dair iyi tasvir edilmiş bir roman. Yazarın yöresel dil kullanımı de ilginçti. Doğanın tasvirlerine bayıldım. 
Kitap gerçekçi ve Tanrısal bakış açısı ile yazılmış. Karakterler, kaderciliğin önüne geçmeye çalışsalar da yazar onların kaderini kendisi çiziyor.
İnce Memed'in hayatına giren insanlar rastgele değil. Yaşadığı olaylar da tesadüf değil. Onlar onun olması gereken kişiye dönüştürüyorlar. Dursun ona umut edebileceği hayali köyü anlatıyor. Bu da bir gün onun yaşadığı köyden kaçıp Süleyman ve ailesi ile tanışmasına vesile oluyor. Baba figürünü onda buluyor. Çok iyi nişancı olması sayesinde annesiyle ikisi aç kalmıyor ve ileride sayılan bir eşkıya oluyor. Şehre gidip bazı gerçekleri öğreniyor ve kendi kaderini çizmeye karar veriyor. Ama hayat oralarda zor, öyle kolay bir şekilde her şey yolunda gitmiyor. 
Çakırdikenliği merak ettim.
Karakterler çok yalın bir şekilde anlatılmış. Kim kötü kim iyi olduğu net anlaşılıyor. Köylüye güven olmuyor çünkü kaderlerinin Abdi Ağa'ya bağlı olduğunu inanıyorlar. 
Yazar, Koca Osman'ın köylülerin birliğini örnek olarak göstermiş. Burada, birlik olunursa ağalık sisteminin yenilebileceğini göstermek istemiş.
Yazar, Anadolu kadının sebatını ve vefakarlığını da çok iyi aktarmış. 
Zevkle okuduğum bir roman oldu. Diğer kitaplarını da en yakın zamanda okumayı düşünüyorum.

"Cesaretine hiç güvenmeyeceksin. Kafanı işleteceksin. Burası dağdır. Demir kafese benzer."
"Bu nakışlı çorap bir türkü gibidir.Bir türkü sıcaklığında örülmüştür. Sarısı, kırmızısı, yeşili, mavisi, turuncusu, türlü rengi karışıp uyuşmuş, bir sıcaklık, bir yumuşakşlık meydana getirmiştir."
"Alidağdan aşağılara bakınca yeşilin yağmur gibi yağdığı sanılır. Bulanık. Kayalar, benek benek, türlü renkle nakışlanmıştır. Hava burcu burcu çiçek kokar. Eteklere doğru Alidağın kayalıkları kırmızılaşır, mora çalar. Ak bulutlar değip geçer, Alidağı nennilenir."

                                   Sevgilerle, @kitapdiari

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Herkese Merhaba!

Gabriel Garcia Marquez: Kırmızı Pazartesi / The Red Monday

Silvia Federici: Caliban ve Cadı Kadınlar, Beden ve İlksel Birikim