Evrim Kuran: Z Kuşağı Anlamak

-
             
 
TANITIM:

Bir Kuşağı Anlamak, Bir Dönemi Anlamaktır.

2000’lerin başından bu yana gördüklerimi kuşaklar üzerinden okumaya çalışıyorum. Kuşakları anlamak; geçmişi onurlandırmak, geleceği mümkün kılmak için fevkalade bir araç. Bir kuşağı anlamak, bir dönemi anlamaktır. Bir dönemi anladığınızda ise paradigmanın kıskacına sıkışmaktan kurtulursunuz. Ve sizin gibi olmayanları kendinize ait yargılarla değil, onlara ait gerçeklerle görmeniz mümkün olur.

Bu mümkün olduğunda ise dönüşürsünüz. Birey olarak, kurum olarak, toplum olarak… Bu kitabı Z kuşağını anlamak isteyenler ve kuşağın ta kendisi için yazdım.

Hiçbir bebek nankör, kibirli, tembel, yalancı, riyakâr, hırsız ya da katil olarak gelmez dünyaya. Bebeklikten çocukluğa ve oradan yetişkinliğe geçişteki yolculuk şekil verir iyi insan olma tercihine. Hız ve rekabetle şekillenen ama asla bütünlenmeyen, her şeyin fiyatının bilindiği fakat değerinin bilinmediği bu çağda, biz yeni nesil ebeveynler mutlu çocuk yetiştirmek obsesyonuna kapılıyoruz.

Bu nesle iyi bir dünya bırakamıyoruz; dilerim iyi bir nesil bırakıyoruzdur dünyaya...

 -Evrim Kuran


YORUMUM

2000 doğumlu oğlum oldu için bir arkadaşımın tavsiyesi ile okudum. Bir günde bitirdim. Z kuşağını merak edenler için iyi bir kaynak. Özellikle Evrim hanımın Dinamo Danışmanlık şirketiyle kuşak araştırmaları yaptığını öğrenince benim için kitap daha da değerli oldu. Araştırmalar Türkiye'nin üç büyük kentinde, Ankara, İstanbul ve İzmir'de, düşük gelir grubundaki semtlerde ve eşzamanlı olarak orta- yüksek sosyoekonomik statülü ailelerde anket yapılmış. 

Yazar, şirketlere, öğretmenlere ve ebeveynlere ipuçları veriyor. Aynı zamanda da Z kuşağına da dünyadaki değişen şartlara ayna tutuyor. "Z Kuşağına Mektup"u beğendim. Bir ebeveyn olarak çocuklarımı ve gençleri daha iyi anlamak için bu tarz araştırmaları takip ediyorum. Siz de çocuklarınızın dünyasına nüfuz etmek istiyorsanız bu kitaba göz atmanızı tavsiye ederim.

"Z kuşağı kendini tek bir yolla tanımlamıyor; belirgin biçimde dahil edilme yanlısı, daha az çatışma yanlısı ve daha çok diyaloğa açık; hayatı pragmatik yaşıyor."

                                                           Sevgilerle,@kitapdiari

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Herkese Merhaba!

-
Varoluşun anlamı, yolculuğun ta kendisidir. Bu yolculuğu kolaylaştıran en iyi araçlardan biri okumak, diğeri de gezmektir. Okumak, farklı diyarlara giderek kendi içsel varlığımı daha iyi tanımamı sağlıyor. Bilgeliğe olan aşkım sayesinde  ufkum daha  da genişledi. Gezmek de güzel bakan insanlarla tanışma fırsatı sağlıyor. Ayrıca  felsefe, tiyatro, sergi, konserler, müze ve doğa gezileri de ilgi alanlarım içerisinde.  “Kabuğunu kırmak istiyorsan okumalısın.”
Devamı

Serpil Ciritçi : Kuantumun Gücü

-
Resim
TANITIM: Sonunda oldu.  Dünyanın bir yerinde, bir insan daha şu anda yeni bir bilince uyandı. Hemen şimdi bir ışık gördü ve bu ışığı izleyip kendi karanlığından çıktığında hiç bilmediği bir boyuta girecek. Sevinç denen, kendini sevmek denen bir boyuta. Yarın yeni bir sabaha uyanacak. Daha güçlü… Neşeli… Mutlu… Sonunda oldu. Bazı kitaplar vardır, yıllar içinde dönüp dolaşıp tekrar okundukları için aslında hiç bitmezler. Tam ihtiyacınız olduğu anda hayatınıza bir mucize gibi girer ve bir daha asla çıkmazlar. Bu kitap da hayatınıza, baharla gelen bir esinti gibi karışacak ve kendinize verdiğiniz en güzel hediye olarak başköşenizdeki yerini alacak. A'dan Z'ye Kuantum Felsefesini ve bu konunun kapsadığı her başlığı belli bir sıralamaya göre okuyacak ve kitabı bitirdiğinizde kafanızdaki tüm dağınık bilgileri netleştirerek puzzle'daki en büyük parçayı yerine yerleştirmiş olacaksınız. Bilimin açıkladığı gerçeklerden yola çıkarak bilginin felsefeye, felsefenin spiritü
Devamı

Silvia Federici: Caliban ve Cadı Kadınlar, Beden ve İlksel Birikim

-
Resim
  TANITIM: Caliban ve Cadı kapitalizme geçiş sürecinde bedenin bir tarihidir. Silvia Federici, geç ortaçağların köylü ayaklanmalarından cadı avlarına ve mekanik felsefenin doğuşuna kadar toplumsal yeniden üretimin rasyonelleştirilmesini araştırır. Asi bedene karşı savaşın ve beden ile zihin arasındaki çatışmanın, nasıl modern toplumsal örgütlenmenin iki merkezi ilkesinin, yani “emek gücü” ile “kendi bedeni ve yaşamı üzerinde mülkiyet hakkı”nın gelişiminin temel koşullarını oluşturduğunu gösterir. “Postmodernizmin neoliberal çağında proletarya, tarihin sayfalarından silinmiş durumda. Silvia Federici, proletaryanın hikâyesini ta en başından, doğum sancılarıyla birlikte anlatarak ona tarihsel önemini geri kazandırır. Bu kitap bir hatırlamanın, insanlığın belleğinde kıtlık, katliam ve kölelik kadar derin ve acı veren bir yara açan, kadınların bedenine kazınmış bir travmanın kitabıdır. Federici, proletaryanın doğuşunun kadınlara karşı bir savaşı gerektirdiğini ve bu savaşın yeni bir cinsel
Devamı