Adalet Ağaoğlu : Fikrimin İnce Gülü

 


TANITIM:

"Bir tomofil taksi, Bayram'ın kafasında şimdi kağnının iki kanat takınmışı, öküzlerin ayaklarına da yaldızlı tekerler bağlanmışıdır artık. Artık, neye nasıl kurban edileceğini düşünmeye gerek yok. Kanatlara binip uçacak, kendini kurtaracak."

"Fikrimin ince Gülü", Adalet Ağaoğlu'nun başeserlerinden biriyse, çağdaş Türk romanının da en güzel örneklerinden biridir. Kendine yabancılaşmış 'insan teması olsa olsa bu kadar güzel anlatılabilir.
-Server Tanilli-

'Fikrimin İnce Gülü" büyük emek isteyen romanlardan, içeriği de emek sonucu kotarılmış, biçimi de... Bayramın dönüş yolculuğu gibi dümdüz bir olayı içermesi, bu romanın öz açısından önemli itkiler sonucunda yazıldığını tanıtlıyor bir bakıma. Biçimindeki tutarlılık da, yazarın bu öze ne denli saygı duyduğunu belgeliyor. Bu açılardan 'Fikrimin ince Gülü" üzerinde mutlaka durulması gereken bir yapıt.
-Selim ileri-


YORUMUM

Bir yol romanı. Yazar, Türkiye'nin siyasal tarihine ve o dönemin sosyal ilişkileri çok iyi yansıtmış. "Bilinç akışı" tekniğini kullanmış. 
Yolculuk boyunca Bayram'ın iç monologlarını okuyarak yavaş yavaş onun iç dünyasına nüfus ediyorsunuz. Köyde, ilk defa arabalı bir kişiye gösterilen ilgiyi görünce hayatının amacı araba sahibi olmak çerçevesinde gelişiyor. Özgüvensizliğini, araba ile kapatacağını düşünüyor. Bu hedefine ulaşma yolunda her şeyin mubah olduğunu düşündüğü için bencilce hareket ediyor.
Roman, Bayram'ın Almanya'da üç yıl çalışınca bir Mercedes satın alıp memlekete dönüş yolculuğunu anlatıyor. Arabanın adı "Balkız", renginden dolayı. Yol boyunca Bayram yaşadığı olayların muhasebesini yapıyor ve kendine göre haklılık payı çıkarmaya çalışıyor. Araba, vicdanını timsali gibi yavaş yavaş deformasyona uğruyor. Yazar, bu simgeyle çok güzel bir şekilde insanın iç dünyasındaki çatışmalarını bize aktarabilmiş. İnsan çevresine bakınca fark ediyor ki nice insan kendilerini geliştireceklerine para veya mevki ile insanların onlar hakkında algıları değişecek diye düşünüyor. Bir atasözü der ki: 'Eşeğe altın semer vursalar yine eşektir." 
İlginç bir romandı. Biraz gereğinden fazla uzatılmış.

"Bir taksi seni hem kendinin efendisi yapar, hem efendi yapar."
"Bu yetim büyüdü. Bu öksüz büyüdü. Bunu ben anlarım. Başka kimse anlamaz. Bu, insandan korktu. İnsanlardan korkup bir makineye sardırdı sevdayı."
"Fikrine taktığı bir ince gül, tek tek kopup dağılıyor yapraklarından. Yol boyu düştü. Şimdi son kalan yaprakları... Tek tek düşüyor. Düştükçe, çılgın bir titreme alıyor Bayramı."

Sevgilerle, @kitapdiari

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Herkese Merhaba!

Gabriel Garcia Marquez: Kırmızı Pazartesi / The Red Monday

Silvia Federici: Caliban ve Cadı Kadınlar, Beden ve İlksel Birikim