Gaetan Soucy: Kibritleri Çok Seven Küçük Kız

 


TANITIM:

"Kardeşimle ben kâinatla baş etmek zorunda kaldık, çünkü baba bir sabah, daha gün ağarmadan, ruhunu sessizce teslim etti. (...) Kardeşimle bana parçalanıp dağılmamamız için emirler gerekliydi, bu bizim yapı harcımızdı. Baba olmadan hiçbir şey yapmasını bilmiyorduk. Kendi kendimize yapabildiklerimiz tereddüt etmekten, var olmaktan, korkmaktan, acı çekmekten ibaretti."

Kibritleri Çok Seven Küçük Kız, daha önce iki kitabını yayımladığımız Kanadalı yazar Gaétan Soucy'nin 1998 yılında dünya edebiyat sahnesinde büyük bir heyecan ve beğeni uyandıran hatta bir başyapıt olarak karşılanan ilk romanı. Bir tiran olan babalarının ölümünün ardından, dış dünyayla hiç ilişki kurmadan yaşadıkları malikânenin dışındaki hayatla ve nasıl kullanacaklarını bilemedikleri özgürlükleriyle başa çıkmayı öğrenmeye çalışan iki çocuğun şaşırtıcı ve sarsıcı hikâyesi; istisnai ve olağandışı yazar Soucy'nin edebî dehasının en çarpıcı örneği.


YOROMUM

Okurken çok rahatsız oldum ama yine de elimden bırakamadım. Despot bir baba, kimlik karmaşası yaşayan çocuklar ve yeni keşfedilen dünyaya nasıl adapte olunacak sorunu. Aile kurumu, çocuklara birey olma yolunda pusula oluyor. Ebeveynlerden doğru davranışları öğrenebiliyor. Ve bu kitapta görüyoruz ki bir ebeveyn eğer sorunluysa ve toplum dışında çocukları yetiştirirse nasıl kötü bir noktaya gelebilir. Kitapta Spinoza'nın 'Etik' kavramıyla alay ediliyor. Toplum dışında yetiştirilen çocukların neyin doğru, neyin yanlış olduğunu anlayamaması ahlak konusunu gündeme getiriyor. Bazen toplum baskısından çokça şikayet ediyoruz ama bu hikayeyi okuyunca aslında toplum bizi ahlak kurallarını dolaylı yönde sınırları öğretiyor. 

Bu kitabı okurken ahlak ikilemi yaşadım. Toplumun bize dayattığı rollerden kişiliğimin gelişmesine engel olduğunu ama bir taraftan da topluma uyum sağlamam için sınırlar çizdiği için rahatlattığını düşünüyorum. Asıl rahatsız olduğum konu 'ahlak' kavramının içi boşaltılmış olması galiba. Bu günlerde, aldatmanın, torpille işe girmenin, rüşvet almanın, uyanık olmanın 'normal olarak' (kadın, erkek ayırımını yapmıyorum) lense edilmesi çoğu insan tarafından onayını almış durumda. Aile içinde öğrenilmesi gereken erdemleri çocuklar ne kadar alabiliyor tartışma konusu. Bu da annenin nasıl yetiştirilmesi konusuna getiriyor. Anneyi aile içinde değerini düşürürsen çocuklar da toplumda nasıl var olacaklarını merak ediyorum.

Hikaye devam ettikçe yeni gerçekler ortaya çıkıyor bunlar da beni rahatsız etse de kitabı bir günde bitirmeme neden oldu ama çok da düşündürdü.

Tavsiye ederim.

"Kelimelerin cinselliğiyle kendimi orospu olarak ele aldığımdan beri, kendimi çok tedirgin hissediyorum."

"Eğer küçük beyaz bir çakıl taşıyla aşk acılarını tek tek işaret etseydiniz, yeryüzünde yeterince yer kalır mıydı, her halükarda aydan görünürdü, çinçong seddiyle birlikte."

                           Sevgilerle,@kitapdiari

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Herkese Merhaba!

Gabriel Garcia Marquez: Kırmızı Pazartesi / The Red Monday

Silvia Federici: Caliban ve Cadı Kadınlar, Beden ve İlksel Birikim