Henri Beyle Stendhal: Parma Manastırı

 


TANITIM:

Stendhal [Marie-Henri Beyle] (1783-1842): Genç yaşta teğmen olarak orduya girdi, Napoléon’un İtalya ve Rusya seferlerine katıldı. Almanya, Avusturya ve Rusya’da çeşitli askerî görevlerde bulundu. Bir dönem Marsilya’da ticaretle uğraştı, Trieste’de bir süre konsolosluk görevini sürdürdü. Fransız edebiyatında gerçekçilik akımının en önemli temsilcilerinden biri olarak kabul edilen Stendhal’in Parma Manastırı romanı aristokrasisi, sarayları, tutkularıyla İtalyan ruhunun muhteşem bir portesini çizer. 1839 yılında yayımlandığı anda başyapıt olarak kabul edilmiş, başta Balzac olmak üzere edebiyat tarihi boyunca çok sayıda romancı tarafından övülmüştür.



YORUMUM
 
 Çağdaş Yaşam kitap kulübü ile birlikte Stendhal'ın   "Parma Manastarı" kitabını okuduk. 
Yazar, 19. yüzyılın ilk yarısındaki İtalyan ve Fransız toplumlarını amansız bir eleştiri süzgecinden geçiriyor. Tarihsel, politik ve sosyo-politik olayları iyi yansıtmış. Yazar, Napolyon ordusuna katıldığı için savaş deneyimi de var.
Kitap, Rönesans döneminde geçiyor olsa da realizm akımının etkisini görüyoruz. Kişilerin iç dünyaları, düşünceleri, uzun monologlarla aktarılıyor. 
Yazar, karakterlerinde ortak insanlık özelliklerini algılamamızı sağlıyor. 
Okurken zorlandım, çok uzatılmış gibi geldi. Ama daha çok insan ilişkilerdeki bağnazlık beni yordu. Bir gencin hayatı entrikaların içinde şekilleniyor. Bir aşk hikayesi var ama o da hayatın gerçekliğinden nasibini alıyor. Din konusu da düşündürücüydü. Fabrizio karakteriyle dini boyutu da gerçekçi bir şekilde irdelenmiş. Beni en çok Düşes karakteri etkiledi. O zamanki şartlarda kadının konumu belli ama o, erkeklerin dünyasında ince zekasıyla yeğenini ve kendisini entrikalardan kurtarmayı başarıyor. 

"Yalnızlığı sayesinde mutluluğa erişememişti ama hiç değilse çok acılı duyguları kendisinden uzaklaştırmak olanağını bulabilmişti."
"İtalya'da öç almaktan duyulan ahlaka aykırı mutluluk, öyle sanıyorum ki, bu ulusun hayal gücünden ileri gelmektedir."
"Bu küçük zorba hükümdarlar, ne denli dürüst olurlarsa olsunlar, moda gibidirler, modayla aynı neden yüzünden boyuna değişiverirler. Bu neden de, can sıkıntısıdır."

                           Sevgilerle, @kitapdiari

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Herkese Merhaba!

Gabriel Garcia Marquez: Kırmızı Pazartesi / The Red Monday

Silvia Federici: Caliban ve Cadı Kadınlar, Beden ve İlksel Birikim