Necib Mahfuz: Cebelavi Sokağı'nın Çocukları

 



TANITIM:

Mukattam Çölü'nün kıyısında, adının verildiği sokakta, yüksek duvarların çevrelediği muhteşem konağında yaşayan kudretli Cebelavi, topraklarının ve mülklerinin idaresini beş oğlundan biri olan Edhem'e bırakır. Ancak Edhem'in babasına ihaneti, konaktan kovulmasıyla sonuçlanır. Cebelavi'nin oğulları ve torunlarından Cebel, Rıfat ve Kasım, ondan aldıkları işaretler ve manevi güçle, sokağın yönetimini ele geçirir, çetelerin elindeki yoksul halklarına yardımcı olmaya, barış sağlayıp adil bir düzen kurmaya çabalarlar. Amaçları aynı olsa da yolları farklıdır. Cebelavi'nin çocukları ve torunlarının hikâyeleri, birbirine geçerek ilerler. Sokaktaki herkesin ve her şeyin sahibi olan, adı efsaneleşen Cebelavi'nin sırrını çözmeye çalışırken beklenmedik olaylara yol açan torunu Arif'in dönemi, bu tuhaf sokağın ve sakinlerinin hayatında farklı ama kalıcı bir sayfa açacaktır.

Mısır'da yıllarca yasaklanan Cebelavi Sokağı'nın Çocukları, hem bütün bir soyun hem de peygamberleri, efsaneleri ve günümüze göndermeleriyle, aynı soydan gelenlerin düşmanlıkları, savaşları,
iktidar hırsları, aşkları ve mucizeleri üzerinden insanlığın evrensel ve
ruhani öyküsünü anlatıyor.


YORUMUM

Necib Mahfuz’un hayat hikâyesiyle ‘Ortadoğu’nun Balzac’ı’ olarak tanınıyor. Onun çıkış noktası Mısır toplumudur, bu toplumun yaşadığı sıkıntılar ve sıkıntıların kaynaklarıdır. Çağdaş Arap romanının öncüsü. İlk özgün Arap roman ve öykü yazarıdır.

Kitap, allegorik yapıda bir romandır ve eserdeki yoğun sembolizm kendini diğer karakterler üzerinde de göstermektedir. Yazar, tek tanrılı dinlerin yaradılış efsaneleri ve peygamberleri aracılığıyla kurgulamış hikayesini. Bunca çabaya, verilen bunca kurbana rağmen neden hiçbir düzenin üzerimizde dikiş tutturamadığını sorgular. 

Cebelavi, İdris, Edhem, Hümam ve Kadri adlarını Tanrı, Şeytan, Adem, Habil ve Kabil ile değiştirdiğimizde, bütün kutsal kitaplarda yer alan başlangıç efsanesiyle karşılaşıyoruz. Bir farkla; Mahfuz, kötülüğün kökenlerini araştırırken Cebelavi’yi de sorguluyor.

Kur’an gibi 114 bölümlük romandaki son kurtarıcı Arif için din tarihinden bir eşleşme yapmak mümkün değil. Ama adı ve sanatıyla neyin simgesi olduğu belli; bilimi, rasyonel aklı temsil ediyor. 

İnsanoğlu önce kendini geliştirme bilincine varmadıkça, dışarıdan gelecek hiçbir güç veya mucize onu kurtarmayacaktır. İnsan tarihinde nice peygamberler gelmiştir ve merhameti, sevgiyi ve adaleti getirmeye çalışmış ama değişen pek bir şey olmamış. Aslında yazar tanrıyı öldürerek, insanlara yaptıkları seçimlerinin sorumluluğunu almalarını ister. Kurtarıcı beklemek yerine kendi gücümüzün farkına varmamızı ister. Kitap, biraz uzun geldi ama yine de elinden bırakamıyorsun, çok farklı bir roman olduğunu söylemeliyim. Keyifli okumalar.

"Bu sokakta aşağılanmayı bir yiyecekmiş gibi tüketiyoruz."

"Cebelavi'nin konağına baktı, çocuklarının onun uğruna girdiği mücadeleden habersizmiş gibi, sessizliğe gömülmüş durumdaydı. Buraların geçmişte boyun eğdiği o olağanüstü gücüne ne kadar ihtiyaçları vardı."

"Gecenin ardından gün nasıl doğuyorsa adaletsizlik de bir gün son bulacaktır. Zorbalığın ölümünü de göreceğiz, ışığın ve mucizelerin doğuşunu da."

                                     Sevgilerle, Aygül Tunç

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Herkese Merhaba!

Gabriel Garcia Marquez: Kırmızı Pazartesi / The Red Monday

Silvia Federici: Caliban ve Cadı Kadınlar, Beden ve İlksel Birikim