Debbie Macomber : Bahçemde Yeşeren Umutlar (3. Kitap) Blossom Street Serisi

-

TANITIM: Nefes aldığımız sürece, hiçbir şey için geç kalmış sayılmayız...


Aradan uzun yıllar geçmişti. Bu süre içinde yaralarım iyileşmiş, mutlu bir evliliğim ve iki çocuğum olmuştu. Tüm bunlara bakıldığında her şey yolunda gibi görünüyordu ama iç dünyamda hissettiklerim bambaşkaydı…



Eksik kalan bir şeyler, geçmişime dair cevaplanması gereken sorular vardı. Gidilmemiş yollara, gerçekleşmemiş hayallere duyduğum merak sürekli aklımı kurcalıyor, zamanı geri almak ve yarım kalan anıların kapılarını aralamak istiyordum.



Yaşadığımız dünyanın iyi-kötü, acı-tatlı ne çok sürprizle dolu olduğunu anlatan, şaşırtıcı olduğu kadar etkileyici bir roman. Debbie Macomber, "Küçük Mucizeler Dükkânı" ve "Bir Yumak Mutluluk" tan sonra yeni kitabı "Bahçemde Yeşeren Umutlar" ile seriye bambaşka bir lezzet katıyor.
                                              YORUMUM
Genç iken yaşadıklarımız olaylar hakkındaki düşüncelerimiz, yargılarımız ne kadar da keskin ve katı. Nedenini bilmeden sonuçlara varıyoruz. Bu sadece bizim suçumuz değil, aynı zamanda ailelerimizin de bizim yeterince güçlü veya büyümediğimizi düşünüyorlar  ve bize açıklamalarda bulunmuyorlar.
Yetişkinliğe doğru yol aldıkça kendi ailemizi kurmaya başlayınca, anne ve babalarımızın bize karşı yaptıkları hataları bizim de aynısını yaptığımızın farkına varıyoruz. Daha iyi olmak adına tavırlarımızı değiştirmeye çabalıyoruz ama güçlük çekiyoruz.
İnsanların her zaman keşkeleri vardır. Bunu da daha nasıl mutlu olabilirim arayışından geliyor. Hayatımızdaki mutsuzluklar geçmişte olmadığını , sadece şimdiki yaşamdan zevk alarak ve şükrederek başarabileceğimizi bilsek daha huzurlu olabiliriz.
Ailelerimiz kendilerinin yaptıkları yanlışları çocuklarının yapmasını istemez. Ama çocuklarla iletişim ve güven eksikliği olunca bunu önlemede zorluk çekerler.Sevdiklerimizle daha yakın olmamız gerekirken biz onların uzaklaşmasına neden oluyoruz ve bu da pişmanlıklara ve keşkelerle dolu bir hayata neden oluyor.
Bu kitap diğer üç kitabın devamı ve Blassom Sokağı 'ndaki çiçekçi dükkanına sahip olan Suzannah hakkında. Devam kitaplarında bu karakterin diğer hikayelerle iç içe geçecek ve ayrı bir hikaye olarak algılamayacaksınız.
Okumaya devam. 

                                                                           Sevgilerle, Uçurtma

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Herkese Merhaba!

-
Varoluşun anlamı, yolculuğun ta kendisidir. Bu yolculuğu kolaylaştıran en iyi araçlardan biri okumak, diğeri de gezmektir. Okumak, farklı diyarlara giderek kendi içsel varlığımı daha iyi tanımamı sağlıyor. Bilgeliğe olan aşkım sayesinde  ufkum daha  da genişledi. Gezmek de güzel bakan insanlarla tanışma fırsatı sağlıyor. Ayrıca  felsefe, tiyatro, sergi, konserler, müze ve doğa gezileri de ilgi alanlarım içerisinde.  “Kabuğunu kırmak istiyorsan okumalısın.”
Devamı

Serpil Ciritçi : Kuantumun Gücü

-
Resim
TANITIM: Sonunda oldu.  Dünyanın bir yerinde, bir insan daha şu anda yeni bir bilince uyandı. Hemen şimdi bir ışık gördü ve bu ışığı izleyip kendi karanlığından çıktığında hiç bilmediği bir boyuta girecek. Sevinç denen, kendini sevmek denen bir boyuta. Yarın yeni bir sabaha uyanacak. Daha güçlü… Neşeli… Mutlu… Sonunda oldu. Bazı kitaplar vardır, yıllar içinde dönüp dolaşıp tekrar okundukları için aslında hiç bitmezler. Tam ihtiyacınız olduğu anda hayatınıza bir mucize gibi girer ve bir daha asla çıkmazlar. Bu kitap da hayatınıza, baharla gelen bir esinti gibi karışacak ve kendinize verdiğiniz en güzel hediye olarak başköşenizdeki yerini alacak. A'dan Z'ye Kuantum Felsefesini ve bu konunun kapsadığı her başlığı belli bir sıralamaya göre okuyacak ve kitabı bitirdiğinizde kafanızdaki tüm dağınık bilgileri netleştirerek puzzle'daki en büyük parçayı yerine yerleştirmiş olacaksınız. Bilimin açıkladığı gerçeklerden yola çıkarak bilginin felsefeye, felsefenin spiritü
Devamı

Silvia Federici: Caliban ve Cadı Kadınlar, Beden ve İlksel Birikim

-
Resim
  TANITIM: Caliban ve Cadı kapitalizme geçiş sürecinde bedenin bir tarihidir. Silvia Federici, geç ortaçağların köylü ayaklanmalarından cadı avlarına ve mekanik felsefenin doğuşuna kadar toplumsal yeniden üretimin rasyonelleştirilmesini araştırır. Asi bedene karşı savaşın ve beden ile zihin arasındaki çatışmanın, nasıl modern toplumsal örgütlenmenin iki merkezi ilkesinin, yani “emek gücü” ile “kendi bedeni ve yaşamı üzerinde mülkiyet hakkı”nın gelişiminin temel koşullarını oluşturduğunu gösterir. “Postmodernizmin neoliberal çağında proletarya, tarihin sayfalarından silinmiş durumda. Silvia Federici, proletaryanın hikâyesini ta en başından, doğum sancılarıyla birlikte anlatarak ona tarihsel önemini geri kazandırır. Bu kitap bir hatırlamanın, insanlığın belleğinde kıtlık, katliam ve kölelik kadar derin ve acı veren bir yara açan, kadınların bedenine kazınmış bir travmanın kitabıdır. Federici, proletaryanın doğuşunun kadınlara karşı bir savaşı gerektirdiğini ve bu savaşın yeni bir cinsel
Devamı