Frank Schatzing : Sürü


TANITIM: 

Hishuk ish ts'awalk 
Her şey birdir…
Tek bir bütünün parçalarıyız
Biz ve Onlar

Her şey Peru sahilinde bir balıkçının kaybolmasıyla başlar. Ardından Norveçli petrol arama şirketlerinden uzmanlar, deniz tabanının daha önce görülmemiş bir solucan türüyle kaplandığını keşfederler. Bu sırada Britanya Kolumbiyası sahili boyunca balinaların saldırganlaşmaya başladığı yönünde haberler gelir. Birbiriyle bağlantısız gibi görünen bu olaylar silsilesi tesadüf olmak için fazla sıradışı olunca çeşitli çevrelerden bilim insanları bu işin peşine düşer. Ancak bilinenler, buzdağının yalnızca görünen kısmını oluştururken, gezegen büyük bir kaosun eşiğine sürüklenmektedir.

"Sürü'yü okurken dünya yıkılsa fark etmeyeceksiniz." 
-Die Welt-

"Satış rekorları kıran bir kitap… Tatil güneşi ne kadar sıcak olursa olsun tüyleriniz ürperecek. Tadını çıkarın." 
-Evening Standard-

"Bu nefes kesici romanı okuduktan sonra denizlere çok farklı bir gözle bakacaksınız." 
-Focus-

"Nefes almak için yüzeye çıkacağınızdan kuşkuluyum."
-Contra Costa Times-

"Hızlı akan temposu, ilginç ve gerçekçi karakterleriyle insanı içine çeken bir roman. Büyüleyici. Bu kitabı okurken kendimi kaptırdım, sonuna kadar da diken üstündeydim."
-Peter Constantine-

"Frank Schätzing'in romanını okuyanlar toprağın her bir santimetrekaresini öpmek isteyecek ve su gördüğü yerde kaçacaktır." 
-Die Zeit-

"Sürü'yle birlikte Frank Schätzing Alman kurgusunu uluslararası bir seviyeye taşıyor."
-Süddeutsche Zeitung-

"İnanılmayacak kadar güzel bir kitap. Denizlerin biyolojik çeşitliliğiyle ilgili Jaws'tan beri gördüğüm en sürükleyici gerilim. İlginç biyologlar, seksi insanlar, içlerinde saf kötülük barındıranlar ve genler üzerinde oynayan ama yanlış anlaşılan bilim insanları… hepsine bayıldım." 
-Dr. James Mallet, Biyolojik Çeşitlilik Profesörü-

"Heyecan dolu bir ekolojik gerilim."
-Financial Times-

"Schätzing, kendi geniş hayal gücüne dayanan bir hikâye anlatıyor olabilir ama yazarken destek aldığı araştırmasının temelleri kesin gerçeklerde yatıyor. Büyüleyici."
-Herald Sun, Avustralya-

                                               YORUMUM

Deniz hakkında ilginç bir bakış açısı. Denizlerimiz hakkında aslında ne kadar az şey bildiğimizi vurguluyor. Kitap sayesinde yazar çevrenin ne kadar önemli olduğunu farkına varmamızı sağlıyor.
İnsanın,en üstün varlık efsanesini kurguyla yerinden sarsıyor. Ne büyük ukalalık. Aslında hikayede kendimi bir kum tanesi olarak hissettim. 
Aç gözlü, bencil burnunun önünü bile göremeyen varlıklarız.
Dost gördüğümüz hayvanlar bile bir gün bize sırtını dönebilir. Her zaman hayvanların bizim gibi görüyoruz ama onların yerine kendimizi koymuyoruz. 
Uzaylılar ile tanışmak için sabırsızlanıyoruz, halbuki daha Dünyamızdaki hayvanları tanımıyoruz,katlediyoruz. Ya uzaylı bir çeşit sinek ise, kendimizi o zaman onlarla eşdeğer olarak mı göreceğiz. 
Kendi bencilliğimizin, çevreye yaptıklarımız yüzünden sonumuzu da kendi ellerimizle getireceğiz.
Evrim teorisi, Dini öğretiler, bizim üstünlüğümüzü destekler niteliktedir. Ama onlar da insanlar tarafından yorumlanmıştır.!
İçgüdümüze hayran kalmamak elde değil. Bizden daha akıllı ve üstün bilince sahip yeni varlıklarla karşılaşınca onları anlamaya işbirliğe gideceğimize savunmaya geçiyoruz, hatta zayıf noktasını bulup yok etme dürtüsüyle harekete geçiyoruz.
Bu hikayede anladım ki denizler konusundaki bilgimiz uzay bilgimizden daha az .
Alıntı:
"İnsanlar belli bir alt ya da meta- seviyedekinin ötesinde zekayı tanıma yeteneğine sahip değiller. bizlerin,zekayı fark edebilmemiz için onun bizim davranış kalıplarımıza oturması gerekiyor. Bu çerçevenin dışında işleyen bir zeka ile karşılaştığımızda onu algılamıyoruz.
Benzer bir şekilde, eğer bizden çok daha üstün bir zeka , bizim çok ötemizde bir temas kurarsak, onun mantığı bizi aşacağı için sadece kaos görebileceğiz. Daha yüksek bir zekanın, insan kavrayışının ötesindeki parametrelerle aldığı kararlar bizim zekamız için anlaşılmaz olacaktır.
Eğer tanrı varsa, onun zekasını kavrayamazdık çünkü ilahi düşünceleri bizim için anlaması olanaksız, çok fazla sayıda faktörü ihtiva edecekti. bu nedenle, Tanrı kaosun bir gücü olarak görünecekti ve tabi böylece bırakın bir savaşı, bir futbol maçını bile yönetmesini istemeyeceğimiz bir varlık olacaktı. Bu türden bir varlık insan algısının sınırlarının çok ötesinde olurdu. Ve bu da şu soruyu ortaya çıkarıyor:
Bir meta-varlık olan Tanrı, daha alt seviyedeki insanın zekasını fark edebilir mi?"
                                                                                  Samantha Crowe, "Günlükler"
Kitap yaklaşık 800 sayfalık, bazen sıkılabilirsiniz ama söz veriyorum daha sonra çevremize daha farklı bir yaklaşımınız olacak. Farkındalığınız artacak.

                                                                     Sevgilerle ,Uçurtma

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Herkese Merhaba!

Serpil Ciritçi : Kuantumun Gücü

Silvia Federici: Caliban ve Cadı Kadınlar, Beden ve İlksel Birikim