Duygu Günlüğüm

Bugünden itibaren sizinle bazı konularda düşüncelerimi paylaşacağım. Büyük ihtimalle katılmayacaksınız ama kendimi ifade etmem gerektiğine inanıyorum. 
Güzel ülkemde o kadar çok moral bozucu haberler duyuyorum ki bazen yataktan kalkmak içimden gelmiyor.
Bakıyorum herkes çevremde rahatsız ve şu soru devamlı gündeme geliyor NE YAPABİLİRİM???
Acı olan etrafınızda sizi temsil edecek bir parti veya bir sosyal topluluk olmaması. Kendimi sosyal demokrat olarak görüyorum ama çevremdeki parti kuruluşları beni temsil etmiyor. Barışçıl bir insanım ama şehitlerimiz her gün gelirken milliyetçi duygularım kabarıyor ve Savaş nerede sorusu içimde yankılanıyor. Kimin düşman kimin dost olduğunu bilmemek insanı yalnızlaştırıyor.
Şu anda sadece bireysel olarak ne yapmam gerektiğini düşünüyorum.
Çevremdeki insanlara mahalle bilincimizi geliştirmemiz gerektiğine anlatmaya çalışıyorum. Yaşadığım apartmandaki komşularıma karşı daha duyarlı olamamız gerekiyor. Ulusal konularda veya çevresel konularda da ilgili olacağız ama hangi partiden olduğumuz önemli olmamalı. Kendi mahallemizin gençlerine sahip çıkmamız gerekiğine inanıyorum. Kendi çevremizdeki yaşlıların ihtiyaçlarına sahip çıkalım. Çalışıyorum demek bahane değil. Benim derdim başımdan aşkın demek de değil. Gençlere, yakın çevredekilerine daha duyarlı olmalarını ve hiç bir şey görmezden gelmemelerini tembih edilmeli. Örnek olarak, sokakta giderken bir adamın bir kıza takıldığını gördüler ve bundan eğer kız rahatsız oluyorsa ve kendini savunamıyorsa ister kız olun ister erkek olun o kızın yanında olun ve böyle lüzumsuz insanların en azından kendi çevrenizde barındırmasına müsaade etmeyin. Eskiden mahalle bilinci vardı. Herkes mahalledeki kadınlara (sadece başörtülülere değil) sahip çıkardı. Kadın sokakta dövülmezdi çünkü hemen ayırırlardı ama şimdi herkes uzaktan seyirci kalıyor. Birkaç kişi yürüse o erkek buna cesaret edemez.
Bugün burada bitirmek istiyorum.
                                                                                   Sevgilerle,Uçurtma

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Herkese Merhaba!

Gabriel Garcia Marquez: Kırmızı Pazartesi / The Red Monday

Silvia Federici: Caliban ve Cadı Kadınlar, Beden ve İlksel Birikim