Sinan Akyüz : İncir Kuşları


TANITIM: 

Sinan Akyüz'den Yüreğinize Dokunacak Bir Kitap!

Boşnak Kızın Bir Solukta Okunan Gerçek Hikâyesi...

Çok satan romanlarıyla tanınan ve geniş okur kitlesine sahip yazar Sinan Akyüz yine ses getirecek son kitabıyla okurlarını selamlıyor. Alfa Yayınları'ndan çıkan İncir Kuşları'nda yazar, Bosnalı bir genç kız olan Suada'nın gerçek yaşamından yola çıkıyor. Okuru savaşın ve aşkın yakıcı gücüne tanıklığa davet ediyor. Bosna tüm bilinmeyenleriyle ilk kez Sinan Akyüz kalemiyle yazıldı... Sinan Akyüz dünyanın seyirci kaldığı bir soykırımı Suada'nın öyküsüyle yeniden gündeme getiriyor. Yakın tarihi edebiyatla buluşturan yazar, aşkın içinde "savaşı ve şiddeti", savaşın içinde de "aşkı ve inancı" ustalıkla harmanlıyor. Bu romanla Bosna Savaşı'nın bilinmeyen bambaşka bir yüzü gün ışığına çıkarken; kitap okuyucusuna sürpriz bir sonla veda ediyor. Arka Kapak... Aynı ırktan geliyorlardı. Aynı dili konuşuyorlardı. Bir tek dinleri farklıydı. Biri Müslüman Boşnak genci, diğeri ise Hıristiyan Sırp'tı. İkisi de konservatuardaki aynı Boşnak kızına âşık olmuşlardı. Ve bir gün bu iki genç, güzeller güzeli Suada'ya aşklarını ilan ettiler. Ancak gençlerden biri aşkına karşılık bulmuş, diğeri ise "Kalbimde iki kişiye yer yok" cevabını almıştı. Takvim yaprakları 6 Nisan 1992'yi gösterirken bir bomba düştü beyaz zambakların açtığı yüreklere… Suada patlak veren savaşın estirdiği rüzgârda âdeta savrulan bir yaprak gibiydi. Savruldu, savruldu, savruldu... Sonra da kader onu bir zamanlar 'hayır' dediği genç adamın eline esir düşürdü. Genç adam, o gün ela gözlü çöl ahusuna bakmış "Kader bizi ne inanılmaz bir şekilde birleştirdi, görüyor musun Suada?" demişti. Modern zamanlarda Avrupa'da yaşanmış bir soykırımda, kadere inananların romanıdır İncir Kuşları... Bu kitap tamamen gerçeklere dayanmaktadır...
                                                    YORUMUM

Bosna -Hersek'teki bir kadının hayalleri nasıl kabusa dönüştüğünü görüyorsunuz. Dünyada okuma oranı yükseldikçe cahillik ortadan kalkacağına bu da farkındalığın artacağına  inanılıyor. Buradaki halka zulüm edenler uzaydan gelmedi, daha doğrusu bu canavarlarla beraber okula gittiler ve aynı mahallede yaşadılar. Neden insanlar hala "öteki" olandan o kadar korkar bilmiyorum. Avrupa, medeniyetin beşiği olarak kabul edilir ama Avrupa'nın ortasındaki katliama görmezden geldi. Canavarlara destek verdi.Herkesin bu kadar duyarsız olması beni çok düşündürttü, özellikle erkeklerin bilinci nasıl bu kadar değişebiliyor anlayamadım. İlkel bir hayvandan farkları yoktu desem hayvanlara haksızlık ederim.
Suada, bu pisliğin içinden nasıl ayağa kalkmış ve hayatına devam etme gücü bulmuş ben çok şaşırttı. Kadını bilinci inanılmaz, adeta "Anka kuşu" gibi ruhunun derinliklerine kadar yanar, kül olur ve küllerinden yeniden doğar.
Çok zor bir hikaye ama karakterler çok gerçekçi. Okumanızı çok isterim.

                                                                   Sevgilerle,Uçurtma 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Herkese Merhaba!

Gabriel Garcia Marquez: Kırmızı Pazartesi / The Red Monday

Silvia Federici: Caliban ve Cadı Kadınlar, Beden ve İlksel Birikim