Ayşe Kulin : Tutsak Güneş


TANITIM:“Güneşimizle aramızda kara kedi gibi duran o Gökcisim, bir gün çekip gidecekti elbette. Belki çok yakındı çözüm. Kapıdaydı. O an gelene kadar bize düşen, sanki güneş gökte parlıyormuşçasına yaşamayı sürdürmekti. Hayata tutunmaktı.”

Yakın gelecekte, yeryüzünde bir ülke… Tiran ölmüş ve oğlu başa geçmiştir. Ülke, din ulemaları ve polisler ordusundan oluşan bir demir yumrukla yönetilmektedir. Katı yasalarla sınıflara ayrılan halksa, yoğun denetim ve gözetim altında yaşamaktadır. Güneşse, kimselerin nasıl, neden olduğunu hatırlamadığı bir dönemden bu yana, “Gökcisim” denilen dev bir kütlenin ardındadır. Her yer buz tutmuş, yaşam sevinci tüm canlılardan el ayak çekmiştir.
Gelgelelim yıpratıcı uykusuzluğuna çare arayan bilim kadını Yuna, geçmişine, kaderine ve en önemlisi de, bir kadın olarak tutkularına sahip çıkarak, beklenmedik bir şekilde gerçekleri sorgulamaya başlar. Topluma dayatılan kuralların, değişmez varsayılan yasaların, sonu gelmez sansürün mutlak olmadığını fark eden Yuna, sorumluluğunu üstlenip, deyim yerindeyse, güneşe açılan kapıyı aralamayı göze alacaktır.
Geçmişle hesaplaşmalar, düzenle çatışan tutkular ve insanı dönüştüren aşklar… Ayşe Kulin, okurlarını sarsıcı bir gelecek hayal etmeye davet ettiği Tutsak Güneş’te, genç bir kadının unutulmaz uyanış hikâyesini anlatıyor.


                                                                              YORUMUM
Her ne kadar fantastik bir kitap gibi görünse de benim için şu anda yaşadığımız Türkiye gerçeklerini gösteren bir kurgu gibi geldi. Güneşin önündeki "Gök Cisim"i özgürlüğümüz önündeki umutsuzluk. Bir uyanış hikayesi. Hepimiz gerçekleri gördüğümüz halde görmezden geliyoruz ve bu düzen bir kaos olmadığı için şükrediyoruz. Daha iyi bir yaşam tarzı olamayacağını çünkü bu düzene mahkum olduğumuzu düşünüyoruz. Hikayede ki başkaldırı göz çarpıcı çünkü mesaj çok açık, herkes direnişe katılırsa ve geri adım atmazsa bu özgürlüklerin önüne açacaktır. Ama hikayenin sonu bizim de şu anda korktuğumuz sonuca götürüyor.
İnsanlar biat etmekten vazgeçip Türkiye 'nin sürüklendiği sonu görürse bir şeyler değişebilir. Çok karamsar bir tablo çizdim ama kitabı bitirdikten sonra siz de diktatörlüğün kaldırılmasının bedeli olduğunu göreceksiniz. Herkese uyanışlar diliyorum. Özellikle de kadınlarımıza.

                                                                    Sevgilerle,Aygül Demir


                                                                                     MY REVIEW


Although it seems like a fantastic book, for me it is like a fiction showing the realities of Turkey we live in. The "Sky Body" in front of the sun  seems to me like a hopelessness in front of our freedom. It's an awakening story. We all come from ignorance when we see the facts, and we are thankful that this order is not a chaos. We think that we can not have a better life choice  because we are sentenced to this rejime. Striking in the story is striking  because the message is very clear, if everyone participates in resistance and does not step back, it will open the way up to  freedoms. But the story ends with what we are afraid of  these days. 
Something can change only if people give up the allegiance and see the end of Turkey is going to. I have drawn a very pessimistic picture, but once you have finished the book you will see that the dictatorship is worth the cost. 
I wish everyone to wake up. Especially  to women.

                                                                                Sincerely, Aygül Demir

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Herkese Merhaba!

Gabriel Garcia Marquez: Kırmızı Pazartesi / The Red Monday

Silvia Federici: Caliban ve Cadı Kadınlar, Beden ve İlksel Birikim