Kristin Hannah: Bin Ömrüm Olsa /Once in Every Life
TANITIM: Tess Gregory başarılı bir bilim insanı olsa da kalbinin bir köşesinde hep aile kurmak ve çocuk sahibi olmak vardır. Ne yazık ki bu hayalini bir türlü gerçekleştirememiştir. Küçük yaşta geçirdiği hastalık yüzünden kulakları duymayan Tess özgür ruhlu, hayat dolu bir kadındır ama ölüm onun için beklenenden çok daha erken kapıyı çalar… Fakat bu güçlü kadın gözlerini hayata kapattığında ölümün bir son değil, yeni bir yaşamın başlangıcı olduğu ortaya çıkar; en azından Tess için böyle olur.
On dokuzuncu yüzyılda yeniden hayata dönen Tess kendini yepyeni bir bedende, üç çocuk sahibi Amarylis Rafferty olarak bulur. Ve en önemlisi, artık duyabiliyordur. Yeni görünümü ve dünyası karşısında büyük bir sarsıntı geçiren Tess kısa bir süre sonra yürek burkacak kadar talihsiz bir olayın yeni ailesini ve özellikle de kocası Jack’i acı dolu bir hayata mahkûm ettiğini fark eder. Yine de Tess, ona verilen bu yepyeni yaşam şansını cennete dönüştürmenin bir yolunu bulmaya kararlıdır…
“Hannah bu hikâyeyi samimiyetle, şefkatle ve canlı detaylarla yaratmış. Karakterlerini, özellikle de karanlık geçmişine rağmen dimdik ayakta duran, inançlarına tutunan Tess karakterini sevmemek imkânsız.”
-Publishers Weekly -
“Kristin Hannah’nın aşk romanları değerli mücevherlerden farksız.”
-Romantic Times -
“Karakterlerinin ruh hallerini ve duyguları resmetmekte Hannah’nın üstüne yok.”
-The Washington Post Book World -
YORUMUM
Tess, ölümden sonra birden yeni bir vücutta hayat buluyor ama reenkarnasyonla değil. Sanki yarım kalmış bir hayatın ortasına düşüyor. Değişim yapıldığında 20. yüzıldan 19.yüzyıldaki bir zamana gitmiş bulunuyor. Tess, yerine geçtiği kadının çok iyi bir insan olmadığını kısa bir sürede öğreniyor. Kendisi de yetim olduğu için buradaki çocukların neler yaşadıklarını hemen kavrıyor ve yavaş yavaş yeni ailesinin güvenini kazanmak için çaba gösteriyor. Kocası Jack ona güvenmiyor çünkü karısı onu parmağında oynatmış ve onu aşağılamış. İnsanlar birbirlerine güvenlerini kaybettiklerinde geri kazanılması çok zor oluyor. Neyse ki Tess bu yollardan geçmişti ve yılmadan yeni ailesinin yaralarını sardı ve yeniden bir aile oldular.
Yine elinizden bırakamayacağınız bir kitap. Sevgi, daima iyileştirir. Tavsiye ediyorum.
"Bu evlilik yıllardır lanet olası bir savaş meydanına dönüşmüştü. Ve bu iki muhteşem, güzel kız, onların öz çocukları, enkaza dönüşmüştü. Bilmedikleri bir savaşın mahkumlarıydı ikisi de."
"Onun gözünde kendini değerli hissettiği o değerli saniyeler, yapayalnız ruhunu bir dilencinin elindeki altın parçaları gibi şişiyordu."
Sevgilerle, Aygül Demir
Tess, after death, suddenly comes to life in a new body, but not with reincarnation. She falls into the middle of a half-life of someone else. When changed, she has gone from the 20th century to the 19th century. Tess quickly learns that the woman she replaces is not a very good person. Because she is an orphan , she immediately understand what the children are going through and she is gradually trying to win the new family's trust. Jack does not trust her because his wife moved him on her finger and humiliated him. When people lose confidence in each other, it is very difficult to recover. Fortunately, Tess had passed through these roads and undauntedly wiped out the wounds of her new family and they became a family again.
The story is very interesting. Love always heals. I would recommend.
"This marriage has been a goddamn battlefield for years. And these two gorgeous, beautiful girls, their own children, turned into debris. Both of them were prisoners of war that they did not know. "
That precious moment that she feels precious in his eyes all alone her spirit was swelling like the golden pieces in the hands of a beggar. "
Sincerely,Aygül Demir
Yorumlar
Yorum Gönder