Hermann Hesse: Bozkırkurdu / Steppenwolf


TANITIM:

"Bozkırkurdu'nun, deneysel cesaret anlamında Ulysses'ten aşağı kalmayan bir yapıt olduğunu söylemeye gerek var mı? Bozkırkurdu, okumanın ne demek olduğunu uzun zamandır ilk kez hatırlattı bana."

-Thomas Mann-



"Harry kendi içinde bir 'insan' bulur, düşüncelerden, duygulardan, uygarlıktan, dizginlenmiş ve yüceltilmiş doğadan kurulup çatılmış bir dünyadır bu; ayrıca, bir 'kurt' bulur içinde, içgüdülerden, vahşilikten, acımasızlıktan, yüceltilmemiş, yontulmamış doğadan bir dünya bulur. Varlığının böyle açık seçik ikiye ayrılmasına, birbirine düşman iki yarıma bölünmesine karşın, yine de kurt ile insanın bazı mutlu anlarda birbiriyle kardeş kardeş geçindiğini görür."


Uçarı bir "yaşam" insanı olmaya kalkışan katıksız bir "düşün" insanının, bu ikilemin gelgitleriyle oradan oraya savrulan yalnız bir ruhun, Bozkırkurdu'nun hikayesi. Aydın geçinenlerin, bildikleriyle büyüklenenlerin, bilmediklerini küçümseyenlerin, bunu yaparken -bilinçli ya da bilinçsiz- yaşamı kaçıranların yüzüne inen bir tokat.



YORUMUM

"Bozkırkurdu", yazarı Hermann Hesse'nin en çok otobiyografik özellikleri taşıyan romanları arasındadır. Bu kitabı okurken, kendimi sorgular buldum. İnsanın içinde aklın ve içgüdülerin savaşı var. Bu ikilem, hayatımızdaki yaptığımız seçimlerde de ortaya çıkıyor. 
Yazarın yapıtlarında en çok ilgilendirdiği şey, birey ve onun kişiliği olmuş. İki dünya savaşı görmüş ve Nazizmin gelişmesinde sorumlusu olarak, umursamaz olan aydınları göstermiş. 
Bozkırkurdu'nu doğadaki diğer benzer türlerinden ayıran en önemli ayırıcı özelliği sürüler halinde değil de yalnız başına bir doğal yaşamı tercih ediyor olmasıdır. Harry'nin içindeki bu Bozkırkurd'un ve insanın çatışmalarını, fakat bazen de uyum içinde işbirliği ile hareket ettiklerine şahit oluyoruz. Harry, burjuvadan nefret etse de o da sonuçta bu sınıfa ait olduğunu görüyoruz. İşte burada, farkındalığı artıkça kendi içindeki ikilemden rahatsız oluyor ve hayatın anlamsızlığı ile boğuşuyor. Ama bir şekilde bu çıkmazdan kurtulmak için yol arıyor ve bu yolu Hermine ona gösteriyor. Hemine'ye göre, her zaman yalnızca yaşanılan an vardı ve gelecek için endişelenmeye gerek yoktu. Nihayet, Harry hayatı olduğu gibi kabul etmeyi öğreniyor ve bir gün de gülüp geçmeyi de öğrenecektir. 
Kitabı çok düşündürücü buldum. Günlük yaşamımızdaki kafamıza taktığımız lüzumsuz şeyler için ne kadar gereksiz zaman harcadığımızın  farkına vardım. Tavsiye ederim.

"Ruhunun derinliklerinde yatan misyon insanı usa, Tanrıya doğru iter, ruhunun derinliklerindeki özlem ise onu geriye doğru çeker, doğadan, anadan yana yöneltir; böylece insanın yaşamı er iki güç arasında salınıp durur."
"Her doğuş, evrenden bir ayrılış demektir; belli sınırlarla çevrilmek, Tanrıdan kopup ayrılmak, acılı bir yeniden oluşum demektir. Evrene gerisingeri dönüş, acılarla dolu bireyselleşmenin yok edilmesi, tanrılaşmak demek, evreni yeniden kapsamına alacak gibi ruhun sınırlarını genişletmek demektir."
"Bir insan pek üzgünse, dişi ağrıdığı ya da para kaybettiği için değil, her şeyin gerçekte nasıl, yaşamın nasıl bir şey olduğunu hissettiği için üzgünse, gerçekten üzgün demektir, işte o vakit biraz hayvana benzer, o zaman üzgün görünür, ama her zamankinden daha gerçek ve güzeldir bu üzüntü."

                                 Sevgilerle, @kitapdiari

MY REVIEW

"Steppenwolf" is one of the most autobiographical novels of the author Hermann Hesse. Reading this book, I found myself questioning. There is a war of mind and instinct in man. This dilemma also appears in the choices we make in our lives. What interests him most in that work is the individual and his personality. He saw two world wars and, as responsible for the development of Nazism, showed the indifferent intellectuals. 
The most important distinctive feature of  Steppenwolf, which distinguishes it from other similar species in nature, is that it prefers a natural life alone, not in flocks. We witness the conflicts in this Steppenwolf and man in Harry, but sometimes in co-operation with harmony. Although Harry hates the bourgeoisie, we see that he belongs to this class after all. Here, as his awareness grows, he is troubled by the dilemma within himself and he is struggling with the meaninglessness of life. But somehow he is looking for the way to get rid of this predicament and this way Hermine shows him. According to Hemine, there was always only the moment and there was no need to worry about the future. Finally, Harry learns to accept life as it is, and one day he will learn to laugh too. 
I found the book very thought-provoking. I realized how much unnecessary time we spent on our unnecessary things in our daily lives. I advise. 

"The mission that lies deep in his soul pushes man toward God, the craving in the depths of his soul draws him backwards; from nature, to the mother side; thus, the life of man swings between the two powers."
 "Every birth means a departure from the universe, to be surrounded by certain limits, to depart from God, to be a painful rebirth. The return to the universe, the destruction of the individualization filled with pain, the deification of God, to extend the boundaries of the soul as to re-encompass the universe. "
"Not if a person is sad, because he has a tooth ache or lost money, but  If he/she is upset because everything really feels like what life is like, he is really upset, that's when he/she looks a little bit like an animal, then he/she looks sad, but more real and beautiful than ever."

                                       Sincerely,@kitapdiari

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Herkese Merhaba!

Serpil Ciritçi : Kuantumun Gücü

Silvia Federici: Caliban ve Cadı Kadınlar, Beden ve İlksel Birikim