Joanne Greenberg : Sana Gül Bahçesi Vadetmedim / I Never Promised You a Rose Garden


Sana Gül Bahçesi VadetmedimTANITIM:
'Sana Gül Bahçesi Vadetmedim', deliliğin, resmi tanımıyla akıl hastalığının öyküsü: Deborah kimlik kavramını yitirip içine kapanmış, zengin düşlemi ve mizah duygusuyla yarattığı kendi düşsel dünyasına sağımıştır. İki dünyanın çatışmaya başlaması, Deborah'ın akıl hastanesine 'düşme'sine neden olur. Bundan sonra hastaneleri, doktorları vb. kurumlarıyla toplumun 'kurtarma operasyonu' başlar. Greenberg'in kendi yaşamından yola çıkarak yazdığı bu kitap, 'akıl hastalarının gizleri' üzerine pek çok ipucu taşırken, toplumun yerleşik değer yargılarına çarpıcı bir eleştiri de getiriyor, böylece normal kavramını sorgulamaya götürüyor bizi.






YORUMUM


Greenberg’in kendi yaşamından yola çıkarak yazdığı bu kitap için “gerçekliğin ilahisi olduğunu düşünmekten hoşlanıyorum” demiş. Yarı kurgu olan bu hikâyeyi, yazar kendi hayatından, hastalığından ve yaşadıklarından esinlenerek yazmış. Hatta Joanne Greenberg, bu durumu kendi çocuklarından saklamak için kitabı Hannah Green takma adı ile yazmış. Bu kitabı bir kategoriye koymak çok zor.  Neredeyse bir akıl hastasının kendi kendine yazdığı günlük gibi görülebilir ve kendi bakış açısıyla yazıldığı için birçok psikoloğa ve hasta yakınlarına pek çok konuda ipucu verebilir. Özellikle ailelerin ve toplumun, yargılarıyla istemeden çocuklara verdikleri zarar gözler önüne serilmiş. “Normallik” nedir konusu sorgulanmış.
Kitabın kahramanı 16 yaşındaki genç kızımız, şizofreni hastası Deborah. Aradığını bu dünyada bulamayınca adını Yr koyduğu bir yer yaratıyor. Burada  zaman ve mekan kavramı farklı. Değişik isimlerde yaşayan varlıklar var ve bu dünyaya ait farklı bir dil bile var. Gerçek dünya ile bu dünyanın çatışmanın sonucunda Deborah bir akıl hastanesine yatırılıyor. Aile en azından bir şeylerin ters gittiğini ve artık gerçeklerle yüzleşmeye karar veriyorlar. Aslında onlar bir nevi Deborah’a savaşma fırsatını tanıyorlar.
Dr. Fried, kendisine yardım etmesi için kendini anlama cephanelerini veren doktor. Aslında buradan anlıyoruz ki, doktor güvenilir ve anlamak için gerekli her şey yaptığında hasta onun güvenini boşuna çıkarmıyor. Doktor ona boş umutlar vermiyor, sadece bu yolculukta onunla birlikte olduğunu ve gerektiği zaman yardım edeceğinin güvencesini veriyor. 
Uzun vadede biz de Deborah’la beraber bu savaşın içine çekiliyoruz. Hem kendi dünyasına dair fikirler ediniyoruz ve çok çarpıcı tespitler görüyoruz hem de diğer hastalarla olan ilişkileri gözlemleme fırsatımız oluyor. Onun gözüyle hastabakıcılarla ile ilgili ilginç tespitler ediniyoruz. Deborah’ın kendi gerçekliğine dönerken ona eşlik etmek heyecan vericiydi. Tavsiye ederim.

“Deborah, aptal ve nankör insanlarla dolu koca bir dünyaya karşı savaşacak ve bir kadın olmasına karşın, onun savaşını kazanacaktı: sakat bir göçmenle, çoktan ölmüş bir Letonyalı Kont arasındaki o eski ve gizemli savaşı.”
“Yardımların ve yanıkların ileticisiyim ben. Bunlar benden doktora geçiyor, ondan da hemşireye doğru akıyor. Ben burada hep bakırdan bir tel oldum, oysa insanlar beni pirinçten sanıyorlardı!”
“Sana hiçbir zaman gül bahçesi vadetmedim ben. Sana ancak bütün bunlarla savaşma özgürlüğüne kavuşmanda yardımcı olabilirim. Sana sunduğum tek gerçeklik savaşım.”

                                            Sevgilerle,@kitapdiari




MY REVIEW

For this book, based on Greenberg's own life,"I like to think that reality is the hymn", she said. This semi-fiction story was inspired by the author's own life, illness and experiences. Joanne Greenberg even wrote the book under the pseudonym Hannah Green to hide it from her own children. It's hard to put this book in a category. It can almost be seen as a diary written by a mental patient, and since it is written from her own perspective, she can give tips to many psychologists and patient relatives on many issues. In particular, the harm caused by families and society to children inadvertently has been exposed. What is “normality" questioned.
The protagonist of the book is our 16-year-old daughter, Deborah, a schizophrenic patient.When she cannot find what she is looking for in this world, she creates a place named Yr. Here the concept of time and space is different. There are beings living in different names and there is even a different language of this world. As a result of the conflict between the real world and this world, Deborah is admitted to a mental hospital. The family is at least deciding that something is wrong, and now they decide to face the truth. In fact, they give Deborah the opportunity to fight.
Dr.Fried is the doctor who gave her self-understanding ammunition to help her. In fact, we understand from here that when the doctor does everything that is reliable and necessary to understand, the patient does not fail her trust. The doctor does not give her any empty hopes, only to assure her that she is with her on this journey and that she will help when necessary. 
In the long run, we and Deborah are drawn into this war. We get ideas about her own world, we see very striking findings, and we have the opportunity to observe relationships with other patients. From her point of view we have interesting findings on nurses. It was exciting to accompany Deborah back to her own reality. I advise.

“Deborah would fight against a whole world full of stupid and ungrateful people and, despite being a woman, win her war: the old and mysterious war between a crippled immigrant and a long-dead Latvian Count.”
"I am the transmitter of aid and burns. They pass from me to the doctor, and then it flows to the nurse. I've always been a copper wire here, but people thought I was of brass! ”
"I never promised you a rose garden. I can only help you get the freedom to fight all this. It's the only reality fight I've ever offered you. ”

                                         Sincerely,@kitapdiari

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Herkese Merhaba!

Gabriel Garcia Marquez: Kırmızı Pazartesi / The Red Monday

Silvia Federici: Caliban ve Cadı Kadınlar, Beden ve İlksel Birikim