Osho : Ölmeden Önce Ölünüz


Ölmeden Önce ÖlünüzTANITIM:
Ölüm dıştaki herşeyinizi alır ve içsel olarak kendinizi geliştiremediğiniz taktirde doğal olarak hiçbir şeyi ölümden koruyamayacağınız ve sahip olduğunuz her şeyi yitireceğinize dair korku duyarsınız. Ancak içsel benliğinizi geliştirip, dış etkenlerden bağımsız olarak huzur, mutluluk, sükunet ve neşeye kavuşabilmişseniz, benliğinizin ait olduğu bahçeye varıp, saf bilincinizin açan çiçeklerini görebilmişseniz, ölüm korkusu diye bir konu sizin için söz konusu bile olamaz. Yaşayabildiğiniz kadar yoğun ve dolu dolu yaşayın ki, yaşamın tadı, ölümün neden korkulacak bir şey olmadığına dair bir ipucu sunsun size. Yaşamınızı tanıdığınız taktirde, onun ışığında ölüm diye bir şeyin olmadığını anlarsınız. Kişinin ancak dolu dolu yaşayarak tanıyacağı bu yaşam sonsuzdur. Siz yaşadıkça, bu sonsuzluk duygusu da eş zamanlı olarak ortaya çıkacaktır. Ne kadar yoğun yaşarsanız bu duyguyu da o kadar derinden hissedecek, ölümün olmadığını da o kadar hızlı kavrayacaksınız. Benim dinimde ölüm kutlanacak bir şeydir çünkü aslında ölüm diye bir şey yoktur. O yalnızca yeni bir yaşama açılan kapıdır.

YORUMUM

Osho'nun felsefesinin üç öğesi: yaşam, aşk ve kahkaha. Çok düşündürücü bir kitaptı. Doğu felsefesini merak edenler, özellikle ölümden korkanlar burada bazı sorulara cevap bulabilecektir. Ya da bu konuda farklı bir bakış açısı edinebilirler. Ölümü sadece yaşamın bir durağı olarak nitelendirmesi anlamlıydı. Enerjiden oluştuğumuza göre yok olmayacağımızı biliriz ama biz bu dünyaya bağlandıkça korkularımız da çoğalıyor. Özellikle bizim gibi toplumlarda zaman kavramı her yerde işlemiş ama kullanmayı bilmiyoruz. Boş ve anlamsız hayatımız için zaman harcayabiliyoruz. Oysaki bu dünyaya boşa gelmedik, kendi ruhumuzun tekamülü var ve bunu bulmak için çaba harcayacağımıza sıradan arzuların peşindeyiz. Tek hedef tüketmek, halbuki tersi olmalıydı, yaratmak. Amacımız kendi varoluşunu sorgulayıp eksikleriniz üzerine gidip yargılamadan kendinizi daha iyi hale getirmek olmalıydı. En zenginlerin yaşadığı yer mezarlıklardır derler, çünkü orada ölen bir sürü potansiyelini keşfetmemiş pişmanlıkla ölen insanlar yatar. Korkmamız gereken "ölüm" değil, yaşarken yaşadığımızın farkına varmadan ölmektir. Her şeyin geçiciliğini bilince üzülmek için zaman harcama, dersi anlamaya çalış ve gitmesi, bitmesi gerekenlere yol ver, çünkü sen de aynı değilsin. O zaman, başka yola gitmek gerekiyor ve kendi tekamülünü tamamlaman gerekiyor. Geriye yaslan ve bir ağaç gibi hayatı yargılamadan gözlemcisi ol.
Bu günlerde korkularınızı yenmeniz dileğiyle.

"Yaşam doğumla ölüm arasındaki küçük boşlukla sınırlı değildir, aksine doğum ve ölümler, yaşamın sonsuzluğunda küçük bölümlerdir."
"Her zaman bilinmezi seçip balıklama dalın. Bu uğurda acı çekseniz bile buna değer- karşılığı mutlaka gelecektir."
"Kişinin içindeki tanrının, başka hiçbir tanrıya tapınılmasına ihtiyacı yoktur. Gereken tek şey bir uyanış, farkındalık ve kişinin kendi varlığına dair bilinç kazanmasıdır."

                                      Sevgilerle,@kitapdiari

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Herkese Merhaba!

Gabriel Garcia Marquez: Kırmızı Pazartesi / The Red Monday

Silvia Federici: Caliban ve Cadı Kadınlar, Beden ve İlksel Birikim