Kayıtlar

Felsefe etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Laozi: Yol ve Erdem

Resim
TANITIM:  Yol (Tao) ve Erdem (Te) bundan tam 2.500 yıl önce Laozi (Yaşlı Bilge) adında Çinli bir düşünür tarafından yazılmış, 81 aforizmadan oluşan bir metindir. Tao ve Te olmak üzere iki bölüme ayrılan kitap, bir felsefi akım ve bir din olarak kabul edilen Taoculuğun (Taoizm) temel kaynağıdır. Taoculuğun dışında Budizm, Neo Konfüçyüsçülük ve özellikle son yüzyılda Batı’da çeşitli felsefi ve dini ekollerde de derin etkiler bırakmıştır. Laozi’ye göre insanın Yolunu bulmasının ve Erdemli yaşamasının tek yolu, doğanın bir parçası olduğunu kabul etmesi, onunla mücadele etmek yerine uyumlu yaşamasıyla mümkündür. Özellikle arzularına ve hırslarına yenik düşen insanların hiçbir zaman huzur bulamayacaklarını ve boşlukta kaybolacaklarını söyler. 

Doğan Cüceloğlu: Savaşçı

Resim
TANITIM:  e.e.cummings der ki; Seni diğerlerinden farksız yapmaya bütün gücüyle gece gündüz çalışan bir dünyada,kendin olarak kalabilmek,dünyanın en zor savaşını vermek demektir.Bu savaş bir başladı mı,artık hiç bitmez!...Anlamlı ve coşkulu bir yaşam için SAVAŞÇI kitabında böyle bir savaştan söz ediyoruz.Söz ediyorum değil,söz ediyoruz;çünkü kitabı Arif Bey'le beraber oluşturduk.

Özgür Bacaksız : Bazı Yollar Yalnız Yürünür

Resim
TANITIM:  Kitapsız, çiçeksiz, hayvansız, vicdansız, doğrusuz insandan uzak dur. Umudu öldürüp, nefreti toprağa dikmek isteyenlerden uzak dur. Hayatı sadece ideoloji ve düşünce olarak görenden uzak dur. Mutlu olmanı, sorgulamanı, düşünebilmeni kendilerine yapılmış bir tehdit olarak görenlerden uzak dur. Kendilerine duydukları yabancılık yüzünden karşısındakini kötü bilenlerden uzak dur. Nefreti evinin kapısına koyan, artık her dışarı çıktığında avucunda nefret taşıyanlardan uzak dur. İnsan hayatına olan saygısızlığı bir övünç madalyası gibi, gurur mekanizması gibi görenlerden uzak dur. Kelimeleri özenle seçmeyen, her cümlesi biat olan, her sözcüğü toz olandan uzak dur. Sesinin tonu kalbinin tonundan çok olanlardan uzak dur. Çünkü neye çok yaklaşırsan, neyi çok biriktirirsen, ona dönüşürsün.

Hermann Hesse : Siddhartha

Resim
TANITIM:  "Genel olarak herkesçe kabullenilmiş Buddha imgesini aşan bir Buddha yaratmak, daha önce eşine rastlanmamış, büyük bir başarıdır. Siddhartha, benim gözümde, Kutsal Kitap'tan kat kat üstün bir ilaçtır..." 20. yüzyılın en büyük romancılarından Henry Miller'a bu sözleri söyleten Siddhartha, 1946 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Alman yazar Hermann Hesse'nin baş­yapıtıdır. I. Dünya Savaşı'nı izleyen yıllarda insanları yaşamlarını yeniden kurmaya çağıran, Doğu gizemciliğini yücelten Siddhartha, kuşaklar boyunca nerdeyse bir "kutsal kitap" gibi okunmuştur. Siddhartha'da Buddha'nın yaşamının ilk yıllarını şiirsel bir üslupla anlatan Hesse, insanın öz benliğini bularak uygarlığın yerleşik biçimlerinden kurtulmaya çalışmasını işler. "Bu kitapta," der, "tüm dinlerde, insanların benimsediği tüm inanış biçimlerinde ortak olan yanı, tüm ulusal ayrımları aşan, tüm ırkların, tüm bireylerin benimseyebileceği şeyi yakalamaya çalıştım.&qu

Stefano D'Anna: Tanrılar Okulu / The School for Gods

Resim
TANITIM:  Hayat; tıpkı bana yaptığı gibi, sizi de, bir mengenede soluğunuz kesilinceye kadar sıktığında, sizi içinden çıkamayacağınız hayal kırıklıklarına uğrattığında ve hiç bir çıkış yolu bulamadığınızda... işte ancak o zaman bu Kitap, biranda elinize geçecek ve sizi bulacaktır. Böylece Bireysel Devrim'iniz için, bir insanın hayal edebileceği en büyük maceraya hazır olduğunuzu bileceksiniz: Bütünlüğünüzü ve yolunu kaybettiğiniz cennetinize yeniden kavuşmak. Oluş'umuz yaşamımızı yaratır. Dış dünyamın kalitesinin daha iyi ya da daha kötü olmasının benim temel sorumluluğum olduğunu, hayatımdaki tersliklerin ve bazen trajik olayların Oluş seviyeme bağlı olduğunu, ve bunların yalnızca, korkularımın, yıkıcı düşüncelerimin ve olumsuzca kurduğum hayallerimin maddeleşmiş halinden başka bir şey olmadığını fark ettiğim andan itibaren, şikayet etmekten, başkalarını suçlamaktan, pişmanlık duymaktan ya da kendime acımaktan vazgeçtim. Bu Kitap, yolculuğumu sizlerle paylaşırken,h

Delia Steinberg Guzman : Özgürlüğe Uçuş

Resim
TANITIM:  Aynı zamanda iyi bir müzisyen olan yazar, psikolojik bir hücreye hapsolmuş insanın duygularını, bu kitabında mükemmel bir şekilde yorumluyor. Yazar, üzerinde en çok konuşulan ancak onu elde etmek için çok az çabanın sarf edildiği en değerli hazineye yani Özgürlüğe ulaşabilmek için, her makalesinde okuyucuya "doğal-felsefi" yollar sunuyor. İnsanın kendisini tanıması sanatı, evrensel bilginin anahtarı olarak çok eskidir ve bize, özellikle ebedi Filozof Sokrates tarafından gelmiş olmasına rağmen hala en zayıf ve en fazla ihtiyaç duyduğumuz noktadır. Yazar, gerçek sevgi vasıtasıyla, kafesimizdeki mahkûm kuşu, kendi kimliğini tanıması ve kartal eğilimini tekrar ortaya çıkarması için bilinçlendirmeye çalışıyor. Bundan sonra, insan kendi çabasıyla cahilliğin demir parmaklıklarını kırarak, özgürlüğe doğru uçup cahilliğini fırlatıp atabilir ve kartallar gibi en yüksek tepelerde Güneşe Bilgeliğe) daha yakın olabilir.

Delia Steinberg Guzman : Yaşam İçin Felsefe / Philosophy For Living

Resim
TANITIM:  Şüphesiz bu ince ancak büyük kitap, içinde barındırdığı bilgeliği ve pratik tavsiyeleriyle kendi içsel dağının doruklarına tırmanmaktan yorgun düşmüş bedenlere ama mutlu ruhlara sahip maceraseverlerin yanlarında ayırmayacağı bir başucu rehberine dönüşecektir. Antonio Romero                                                                                  YORUMUM "Aktiffelsefe Derneği" 'nde felsefe derslerine başladım. Bu kitabı alarak,  felsefenin hayatımda ne gibi katkısı olacağını anladım. Herkes felsefe yapabilir, bunun için özel eğitime gerek yok. Ama herkes filozof olamaz çünkü bir filozof hayatını inançlarına sadık olarak yaşamalı. Hiç kolay olmadığını anladım. Bir şeye inanmak başka ama onu yaşayarak uygulamak bambaşka. Felsefe, bilgeliğe aşk olarak tanımlanıyor. Dahası, hayatın anlamını aramak, sorular sormak ve yılmadan araştırmak. Sonra da cevapları içselleştirmek lazım. Kendini doğa ile bir bütün olduğunu bilmek, çevreye o

Tolstoy : İtiraflarım / A Confession

Resim
TANITIM:  Bir seyyahla, onun çölde karşılaştığı yırtıcı hayvanları anlatan o şark masallarını kim bilmez ki. Seyyah, hayvandan kurtulmak için susuz bir kuyuya atar kendini. Orada, kuyunun dibinde bir ejderha görür. Onu yutmak için ağzını açmıştır. Yırtıcı hayvan tarafından parçalanmamak için yukarıya çıkmaya cesaret edemezken ejderha tarafından da yutulmamak için aşağıya atlayamayan bu zavallı, kuyunun duvar taşları arasındaki bir dalı yakalar ve ona sımsıkı tutunur. Elleri uyuşur ve az sonra, her iki tarafta bekleyen felaketin kucağına düşeceğini hisseder, ama hala sımsıkı yapışıp durmaktadır dala. O sırada biri beyaz biri kara iki farenin onun tutunduğu dalın çevrisinde dolaşıp dalı kemirmekte olduklarını görür. Birkaç dakikası vardır. Dal kopacak ve o da canavarın ağzının içine düşecektir. Seyyah bunu görür ve kurtulma şansının olmadığını bilir. ama havada debelendiği sürece, çevresine bakınmaktadır. Çalının yapraklarından bal damlaları görür. Dilini uzatıpbunu yakalamaya koyulur.

İhsan Oktay Anar : Puslu Kıtalar Atlası / The Atlas of Misty Continents

Resim
TANITIM: Bir "ilk kitap", Türkçe edebiyatta yeni ve pırıltılı bir yazar... "Yeniçeriler kapıyı zorlarken" düşler üstüne düşüncelere dalan Uzun İhsan Efendi, kapı kırıldığında klasik ama hep yeni kalabilen sonuca ulaşmak üzeredir: "Dünya bir düştür. Evet, dünya... Ah! Evet, dünya bir masaldır." Geçmiş üzerine, dünya hali üzerine, düşler ve "puslu kıtalar" üzerine bir roman. Hulki Aktunç'un önsözüyle...

Yuval Noah Hararı :Homo Deus :Yarının Kısa Bir Tarihi

Resim
TANITIM:  Hayvanlardan Tanrılara Sapiens kitabıyla insan türünün dünyaya nasıl egemen olduğunu anlatan Harari, Homo Deus'ta çarpıcı öngörüleriyle yarınımızı ele alıyor. İnsanlığın ölümsüzlük, mutluluk ve tanrısallık peşindeki yolculuğunu bilim, tarih ve felsefe ışığında incelediği bu çalışmasında, insanın bambaşka bir türe, Homo deus'a evrildiği bir gelecek kurguluyor.   Yola "önemsiz bir hayvan" olarak çıkan Homo sapiens, tanrılar katına ulaşmak uğruna kendi sonunu mu hazırlıyor? Homo sapiens nasıl oldu da evrenin insan türünün etrafında döndüğünü iddia eden hümanist öğretiye inandı? Bu öğreti gündelik yaşantımızı, sanatımızı ve en gizli tutkularımızı nasıl şekillendiriyor? İnsanı inekler, tavuklar, şempanzeler ve bilgisayar programlarının tümünden ayıran yüksek zekası ve kudreti dışında herhangi bir alametifarikası var mı? Tarih boyunca benzeri görülmemiş kazanımlar elde etmemize rağmen mutluluk seviyemizde neden kayda değer bir artış olmadı?