Kayıtlar

İvan Aleksandroviç Gonçarov: Oblomov

Resim
  TANITIM: Rus edebiyatının hiçbir kahramanı, ne Raskolnikov, ne Mişkin, ne Prens Andrey, eski Rus insanını, hatta bütün Doğuluları Oblomov kadar açıklıkla, en özlü yanıyla temsil etmez. Doğu, belki de ilk defa olarak Gonçarov'un bu büyük eserinde kendi kendini tanımaya, Batı'dan farkını anlamaya başlamıştır. Oblomov klasik kahramanlar gibi genel bir tip, Don Kişot gibi, Tartuffe gibi insanlığın bir halini göstermekle birlikte, zamanına, çevresine sıkı sıkıya bağlı bir insandır.

Andre Maurois : İklimler

Resim
  TANITIM: Sahaflarda buldum bu romanın eski bir baskısını. Varlık Yayınları'ndan çıkmıştı. 1967 yılında, Tahsin Yücel çevirisiyle. Sayfalarını karıştırırken bir ithafla karşılaştım, şöyle diyordu: "Sevgilim, bu kitabı ilk defa on beş, bilemedin on altı yaşımda okudum. O kadar bayıldım ki, bir süre Odile oldum... Sonra kitap bir biçimde yok oldu. Unutmuştum. Geçen gün sahafta görünce bir heyecan, bir heyecan... Değişmemiş... Bence hâlâ en güzel aşk hikâyelerinden biri... Sana aldım". Okuduğumda, ithafı yazana hak verdim. Hakikaten okuduğum en güzel aşk hikâyelerinden biriydi. "Her an yeni bir hayat serilir önümüze", "birdenbire gidişim sizi şaşırtmış olmalı" diyor ve "kaderlerimizle arzularımız hemen hiç bir zaman bağdaşmıyordu" diye bitiyordu kitap. Helikopter'in ilk kitabı bu: Aşka âşık olanlar için tekrar yayınlıyoruz bu dünya güzeli kitabı, unutulmasın diye.

Mehtap İnan: Evvel Zamana Sen Masala

Resim
  TANITIM: Kendi sözleri gelmiş aklına bir an. Yutkunmuş. “Hayat bir şey söylemek istiyor mutlaka bana, yoksa, ne ben yakınım bu yere yurda, ne de bir bülbülün sesi çıkar gider o kadar uzağa” diye düşünmüş. Tam da bu sırada, bülbül dile gelmiş: “Hoş gör insanoğlu, şu âlemdeki her şeyi hoş gör… Yoksa hoş gelmişliğimizle hoş gitmişliğimizin arasında geçen zaman, bir dünya vaktidir. Benim anlattığım gönül hikâyesi ananın canını yaksa da sen daha toysun, aşka düştüğünde ancak olgun olursun! Anlamanı değil dinlemeni bekliyorum. Cennet ananın ayakları altındaysa da babanın duasındadır… Var git sen bunu düşün…” demiş, pırrrrrr uçup gidivermiş. Onlar ermiş muradına, biz çıkalım su kaplumbağalarının yumurta bıraktığı sahillere. Kimimiz şişeleri toplasın, kimimiz kâğıtları. Sonra başka bir masal için tertemiz bir dünyaya kapı açalım. Gökten elma düşüren düşürene… Biri masal kızlarına, biri ne peri ne prens olamayan yağız delikanlılara… Birini de yıkadım soydum masalsız uyumayan çocuklar...

Saray Eminoğlu: Buzlu Pencere Camı

Resim
  TANITIM: Hayat Atamsın. Atam beni yaşatansın!  Hayat nefes. Hayat ışık.  Hayat yaşam.  Hayat sevgili. Hayat umut. Hayat dün. Hayat bugün. Hayat yarın. Hayat avlu. Hayat her şeysin. Hayat her şey; ama hayatta önemli olan anı yaşamaktır. Yarınsız an, dünsüz bugün olmaz. Birbirlerine ipek iple bağlı hayatlar. Hayat devam ediyor, her şeye rağmen Ne olursa olsun, güzel olan, anı yaşamak.

Michael Ende: Momo

Resim
  TANITIM: Momo karşısındakileri, aptal insanların bile aklına parlak düşünceler getirtecek şekilde dinlerdi... Momo'nun yanında oynanan oyunlar başka hiçbir yerde oynanamazdı. Yaşanılan gün içinde çok büyük bir sır vardır. Bu büyük sır zamandır. Onu ölçmek için saatler ve takvimler yapılmıştır, ama bunlar hiçbir şey ifade etmez. Herkes çok iyi bilir ki, bazen bir saatlik süre insana ömür kadar uzun gelirken, bazen de göz açıp kapayıncaya kadar geçip gider. Çünkü zaman, yaşamın kendisidir. Ve yaşamın yeri yürektir. Bu gerçeği hiç kimse duman adamlardan daha iyi bilemezdi. Bir saatlik, bir dakikalık, hatta bir saniyelik yaşamın değerini hiç kimse onlar kadar iyi ölçemezdi. İnsanların zamanı üzerine planlar kuruyorlar, ince hesaplarla hazırlanmış planlar. Yaptıklarından kimsenin haberdar olmaması onlar için çok önemliydi. Büyük kente yerleşip halkın arasına karışırken hiç dikkat çekmemişlerdi. Hiç kimse farkına bile varmadan adım adım ilerliyor ve insanlara egemen oluyorlardı. Zamanı...

İbrahim Zeki Budurlu : Ülkemin Efsaneleri

Resim
  TANITIM: 100 Temel Eser içinde de yer alan Ülkemin Efsaneleri’nin en güncel baskısının editörlüğünü Hülya Soyşekerci yaptı, Prof. Dr. Şadan Gökovalı önsözünü kaleme aldı. Kitap, Sedat Girgin tarafından yeniden resimlendi. İbrahim Zeki Burdurlu bu çalışmasında, cennet Anadolu’nun değişik yörelerinden söylence örnekleri sunuyor bize. Efsaneler Anadolu’nun özü, ruhu, can damarıdır…

Gaetan Soucy: Kibritleri Çok Seven Küçük Kız

Resim
  TANITIM: "Kardeşimle ben kâinatla baş etmek zorunda kaldık, çünkü baba bir sabah, daha gün ağarmadan, ruhunu sessizce teslim etti. (...) Kardeşimle bana parçalanıp dağılmamamız için emirler gerekliydi, bu bizim yapı harcımızdı. Baba olmadan hiçbir şey yapmasını bilmiyorduk. Kendi kendimize yapabildiklerimiz tereddüt etmekten, var olmaktan, korkmaktan, acı çekmekten ibaretti." Kibritleri Çok Seven Küçük Kız, daha önce iki kitabını yayımladığımız Kanadalı yazar Gaétan Soucy'nin 1998 yılında dünya edebiyat sahnesinde büyük bir heyecan ve beğeni uyandıran hatta bir başyapıt olarak karşılanan ilk romanı. Bir tiran olan babalarının ölümünün ardından, dış dünyayla hiç ilişki kurmadan yaşadıkları malikânenin dışındaki hayatla ve nasıl kullanacaklarını bilemedikleri özgürlükleriyle başa çıkmayı öğrenmeye çalışan iki çocuğun şaşırtıcı ve sarsıcı hikâyesi; istisnai ve olağandışı yazar Soucy'nin edebî dehasının en çarpıcı örneği.