Kayıtlar

Book Reviews etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Jean- Paul Sartre : Sözcükler / The Words : The Autobiography of Jean-Paul Sartre

Resim
TANITIM: ... Yazar, "Sözcükler" adını verdiği özyaşamöyküsünü 1953 yılında yazmaya başladı, 1954 yılında büyük bir bölümünü bitirmişti. 1964 yılında "Sözcükler"i yeniden, bu kez daha yumuşatılmış, ayrıntılara daha çok önem veren bir üslupla yeniden kaleme aldı. Yazarın amacı, geçmişi yeniden canlandırmak değil, ona anlam kazandırmaktır. Gereksiz ayrıntılardan kaçınır, Marksçı düşünceden, belirli ölçüde de ruh çözümlemesinden yararlanarak bize, öznelliğin ağır bastığı çocukluk çağında, kendini nasıl edebiyata verdiğini, edebiyatta mutlağı bulduğunu anlatır. Kendi örneğini bize, bir kuşağın ve bir toplumsal sınıfın örneği olarak sunar. YORUMUM Kitap kulübümüzde bu ay "Sözcükler"'i irdeledik. Bu kitap bir öz analizin başyapıtıdır. Yazar bu eserinde,  insan deneyiminde kitap ve dilin bütün kullanımını araştırır ve değerlendirir. Sartre, bireyin kökten özgürlüğünü vurgulayan varoluşçuluğun sözcülüğünü üstlenmiştir. İnsan ilk başta öznel olarak ya

Irvin D. Yalom : Bir Psikiyastristin Anıları/ Becoming Myself: A Psychiatrist's Memoir

Resim
TANITIM: Seksen beş yaşın acemisiyim. Sona doğru yaklaştıkça adım adım başa dönen bir daire çizerek ilerliyorum.  Rusya göçmeni Yahudilerin ilk nesil çocuklarından olan yazar ve psikiyatrist Irvin D. Yalom, Washington, DC’nin düşük sınıfın çoğunlukta olduğu bir bölgesinde büyüdü. İçinde bulunduğu şartlardan kurtulmak istediği için aklına doktor olmayı koydu ve bunu inanılmaz bir yükseliş izledi. Başkalarının hayatlarını araştırmak üzerine bir kariyer inşa eden Yalom, kalemini ve terapötik bakış açısını bu kez kendisi için kullanıyor.  Yalom’un hikâyesi bir rüyayla başlıyor: Kendisi on iki yaşında ve yüzü sivilce izleriyle dolu bir kızın evinin önünden bisikletiyle geçiyor. Her sabah olduğu gibi kızla arkadaş olabilmek umuduyla kıza, “Selam Kızamıklı!” diye bağırıyor. Ama rüyasında kızın babası, Yalom’u her gün tekrarladığı bu sözlerin onu incittiğine dair uyarıyor. Yalom’a göre bu, empatinin doğuşu; bu dersi hiç unutmamış.  Sevgiye ve pişmanlığa dair anekdotlarla iç içe geçmi

Ray Bradbury: Fahrenheit 451 / Fahrenheit 451

Resim
TANITIM: Yazılmış en iyi bilimkurgu romanı. İlk okuduğumda, yarattığı dünyayla kâbuslar görmeme sebep olmuştu. -Margaret Atwood Öyle bir eser ki, hakkında ne söylesem eksik kalır. -Neil Gaiman Hugo En İyi Roman Ödülü Prometheus Şeref Kürsüsü Ödülü Ray Bradbury sadece bilimkurgunun değil fantastik edebiyatın ve korkunun da yirminci yüzyıldaki ustalarından biri. Bilimkurgunun iyi edebiyat da olabileceğini kanıtlayan belki de ilk yazar. Yayımlandığı anda klasikleşen, distopya edebiyatının dört temel kitabından biri olan Fahrenheit 451 ise bir yirminci yüzyıl başyapıtı. Guy Montag bir itfaiyeciydi. Televizyonun hüküm sürdüğü bu dünyada kitaplar ise yok olmak üzereydi zira itfaiyeciler yangın söndürmek yerine ortalığı ateşe veriyordu. Montag'ın işi ise yasadışı olanların en tehlikelisini yakmaktı: Kitapları. Montag yaptığı işi tek bir gün dahi sorgulamamıştı ve tüm gününü televizyonla kaplı odalarda geçiren eşi Mildred'la beraber yaşıyordu. Ancak yen

Georgi Gospodinov: Hüznün Fiziği/ The Physics of Sorrow

Resim
TANITIM: “Ben geçmiş satın alan bir kişiyim. Öykü tüccarı. Başkaları çay, kişniş, çek senet, altın saat, toprak ticareti yapar. Ben geziyorum ve toptan geçmiş satın alıyorum. Bana ne derseniz deyin, ne isim verirseniz verin. Elinde toprak olanlara ‘toprak sahibi’ derler, ben zaman sahibiyim, başkalarına ait zamanın sahibiyim, başkalarına ait öykülerin ve geçmişin sahibiyim. Dürüst bir alıcıyım, fiyatı asla düşürmeye çalışmam.” Bulgar yazar Georgi Gospodinov’un dönemden döneme, hikâyeden hikâyeye atlayarak ince ince kurduğu bir labirent-roman Hüznün Fiziği. Romanın anlatıcısı, başkalarının zihinlerine nüfuz edip onların yaşadıklarını yaşayabilen, hayat denen labirentte kaybolmuş, kendini kaybedip başkalarında bulmuş bir adam. Onun hikâyesinin iç içe geçmiş koridorlarında dolaşırken biz de kaybolup kendimizi onda buluyoruz – zira anlattıkları öylesine samimi, öylesine duygulu, hüzünlü, komik, derin, dokunaklı… YORUMUM Bulgaristan'dan Türkiye'ye  16 yaşında    geldim. Gospo

Nikos Kazancakis : Zorba / Zorba The Greek

Resim
TANITIM:  Zorba, Yunanlı ünlü yazar Nikos Kazancakis'in olgunluk dönemi ürünü (1946). Ağır ve suskunlukla yüklü geçen karanlık bir dönemin tadı buruk ilk meyvesi. Nikos Kazancakis, çağdaş Yunan edebiyatının ancak buzlucam ardından seçilebilen, tedirgin ve büyük kişiliklerinden biri olarak çok tartışıldı, yanlış bilindi, az sevildi. Zorba adlı bu romanı, onun kendisiyle giriştiği bir tür sessiz hesaplaşma sayılabilir. Geçmişin, elden kayıp giden zamanın ve insanın temel yanılgılarının bir kez daha gözden geçirilmesidir bu roman. Zorba aracılığıyla Kazancakis özyaşamının yenilgiler ve soru işaretleriyle dolu bir bilançosunu çıkarır. Bu bağlamda ele alınınca, bu roman, Zorba ile yazarın yaşam öykülerinin çizili sınırları arasında sonsuz atkı ve çözgülerle sokunmuş büyülü bir kumaştır, denebilir; baştan sona sürekli bir arayışı, sonu gelmez çabaları yansıtan bir kanaviçedir; insanı arayışın serüvenidir... YORUMUM Alexis Zorba, yazara hayatı sevmeyi ve ölümden, korkmamayı öğre

Gregory Petrov : Beyaz Zambaklar Ülkesinde / The Land of the White Lilies

Resim
TANITIM:  Halkın hafızası hâlâ bir muammadır: Yüz yıl önce bütün Rusya’da yankılanan, ülkenin dört bir yanından hayran kalabalıkları kendine toplayan, ateşli gazete tartışmalarına yol açan Grigory Petrov isminin yüz yıl sonra artık sadece uzman tarihçilerin bildiği bir isim olacağı kimin aklına gelirdi... Grigory Petrov bir rahip olarak ünlendi. Parlak vaazları ve konuşmaları bütün Petersburg’da konuşuluyordu. Hatiplik yeteneği edebi yetenekle kaynaşmıştı. Filozof Rozanov şunları söyler onun için: “Kitap piyasasına hâkim olanın Tolstoy ve Maksim Gorki değil, rahip Petrov olduğu rahatça söylenebilir; Petersburg’da en sevilen, sıradan halk tarafından da sevilen bir vaiz o...” Petrov 1920 yılının sonunda Kırım’dan göç etti. Öldükten sonra bile ismini yaşatacak olan kitabını 1923 yılında yazdı. Kitap en az yazarınınki kadar şaşırtıcı olan maceralı bir hayat sürdü. Beyaz Zambaklar Ülkesi, Finlandiya’dır. Ama Petrov’un çok iyi bildiği ve uzun süre yaşadığı Finlandiya değil,

Jorge Amado : Tarçın Kokulu Kız / Gabriela, Clove and Cinnamon

Resim
TANITIM:  Jorge Amado, diğer romanlarında olduğu gibi bu yapıtında da kendisinin çok yakından tanıdığı Brezilya'nın o çok yönlü, tüm toplumsal baskılara, tutucu geleneklere başkaldıran, içlerinden geldiği gibi yaşayan, özgür ve ateşli insanlarını buluyoruz. Amado, bütün bu özellikleri 'Tarçın Kokulu Kız'ın baş kahramanı Gabriela'da şiirli, canlı, gerçekçi bir üslup ve unutulmaz bir ustalıkla canlandırmaktadır. Gabriela, bugüne dek edebiyatta görülen kadın kahramanların hemen hiçbirine benzemeyen, son derece çarpıcı, renkli, hayat dolu ve doğal olarak, içinden geldiği gibi yaşamaya çalışan bir halk kızı canlılığıyla uzun süre belleklerden silinmeyecek gibi... YORUMUM Yazar, natüralist romanı halk romanına dönüştürmüştür. Kitap, bir yandan toprak ağaları ve onlara karşı savaşan burjuvaların siyasal mücadelesini gerçekçi bir şekilde verirken bir yandan da bu havanın içinde yaşayan bir kentteki her sınıftan insanın hayatlarını en ince ayrıntılarına dek büyük us

Dr. David Burns: İyi Hissetmek: Yeni Duygudurum Tedavisi /Feeling Good: The New Mood Therapy

Resim
TANITIM:  İyi Hissetmek İyi Hissettiriyor  İşte size iyi bir haber; kendinizi kaygı, suçluluk, kötümserlik, erteleme, düşük benlik saygısı ve depresyonun diğer "dipsiz kuyu" lardan ilaçsız kurtarabilirsiniz!İYİ HİSSETMEK'te, psikiyatrisst David Burns duygularınızı harekete geçirecek ve hayata daha olumlu bakmanızı sağlayacak, bilimsel olarak test edilmiş teknikler sunuluyor.  Duygudurumunuzdaki dalgalanmaların nedenlerini anlayın Olumsuz fikirleri kafanızdan silip atın Suçluluk duygunuzla başa çıkın Sevgi ve onay bağımlılığınızın üstesinden gelin Özgüveninizi arttırın "Hiç bir şey yapmamak" ile baş edin Depresyonun acı veren girdabından kurtulun "Okunacak ve tekrar okunacak bir kitap!"  -Los Angeles Times- YORUMUM Kitabı uzun süredir okumak istiyordum ama nedense erteleyip durdum. Tam da hayatımda yolunda gitmeyen bir şeyler hissettiğim sırada bu kitabı elime aldım ve okumaya başladım. Çünkü iyi hisset

Gretchen Rubin : Dört Kişilik Eğilimi / The Four Tendencies: The Indispensable Personality Profiles That Reveal How to Make Your Life Better (and Other People's Lives Better, Too)

Resim
TANITIM:  Hangisi sizi en iyi şekilde tanımlıyor ? a-  Destekleyici b-  Boyun Eğen c- Asi d- Sorgulayıcı Kişilik türleri üzerinde çığır açan bu kitapta,   Better Than Before   ve   Mutluluk Projesi   kitaplarının çok satan yazarı Gretchen Rubin; evdeki, işyerindeki ve günlük hayatınızdaki davranışlarınızı değiştirecek oldukça basit bir soruyu ortaya koyuyor. Gretchen Rubin, insan doğasını anlamaya yönelik olan çok yönlü kitabının yazım aşamasında “Beklentilere nasıl cevap veririm?” sorusunun kendimizi tanımak için ne kadar etkili olduğunu fark etti. İnsanlara bu soruyu sordu ve verdikleri cevaba dayanarak insanların Dört Eğilim’e uyduğunu keşfetti: Destekleyici, Sorgulayıcı, Boyun Eğen ve Asi. Eğilimler, davranışlarımızın her yönünü şekillendirir; bu nedenle, bu sistemi kullanmak daha iyi kararlar vermenize, zamanı daha iyi değerlendirmenize, daha az stres yaşamanıza ve etkili bir şekilde daha az çatışmanıza sebep olur. Rubin’in online sınavına girmiş olan altı bind

Debbie Ford : Işığı Arayanların Karanlık Yanı / The Dark Side of the Light Chasers

Resim
TANITIM:  Her insanın içinde karanlık bir yan vardır. Bu bizim kendi içimizde kabullenemediğimiz, kendimizden ve başkalarından gizlediğimiz ve bilinçsizce başkalarına yansıttığımız yanımızdır. Karanlık yan ışığa çıkarılmadığı için karanlıktır. Onu ortaya çıkarıp, sahiplenip, onunla bütünleşmedikçe bu yanımız bizi sürekli engellemeyi, bize her türlü acıyı, korkuyu, mutsuzluğu yaşatmayı ve hayatımıza bu yanımaza aynalık eden insanları çekmeyi sürdürecektir.  Bu karanlık yanımızla bütünleşmemiz, onun engelleyici ve yıkıcı etkisinden kurtulmamızı, kabul edemediğimiz yanlarımızı gizlemek için kullandığımız maskelerde kısılıp kalmış yaşam enerjimizin serbest kalmasını sağlar. Karanlık yanımız bize verecek büyük armağanlara da sahiptir. O bize öğretmek, yol göstermek ve tüm benliğimizi sunmak için mevcuttur. YORUMUM Harika bir kitap. Kişiliğimiz  Ying&Yang' tan oluşmaktadır. Biz dengede kalabilmek için, karanlık ve aydınlık tarafımızın olduğunu kabul etmeliyiz. Her zaman olum

J. Krishnamurti : Düşünce Ağları / Network of Thought

Resim
TANITIM:  Düşünmek nedir? Düşünmek; belleğin bir yanıtı, bir tepkimesidir. Eğer belleğiniz yoksa düşünmeniz mümkün değildir… Düşünce tüm insanlık için ortak etkenidir. Öyle Doğu düşüncesi ya da Batı düşüncesi yoktur. Yalnızca ortak düşünme kapasitesi vardır. Öyle gözüküyor ki biz düşüncenin, hepimizi bağlayan ortak bir etken olduğunun farkında değiliz. Sizler kendi kapasitenize, enerjinize, deneyiminize ve bilgi birikiminize göre düşünüyorsunuz ve bir başkası da kendi deneyim ve koşullanmalarına göre farklı bir şekilde düşünüyor. Hepimiz bu düşünce ağına yakalanmışız. Biz biyolojik ve fiziksel açıdan programlandığımız gibi zihnen ve aklen de programlandık. Bir bilgisayar gibi programlandığımızın farkına varmalıyız.  YORUMUM Okurken çok dikkat gerektiren bir kitap. Bildiğim şeylerden bahsediyor ama yine de bazı püf noktaları var.  Bazen bir cümle üzerinde durup uzun uzun düşündüğüm oldu.  Gerçekten de düşüncelerimiz nereden geliyor, hiç merak ettiniz mi? Biz yaşadığımız deneyim

Krisztina Toth: Piksel / Pixel

Resim
TANITIM: Krisztina Tóth, modern Macar edebiyatında en çok okunan yazarlar arasında, şimdiden birçok ödül aldı. Diline kolayca alışılıyor, ama hiç sıradan değil. Yalın ve zekice. Tercih ettiği kelimeler ve cümle yapısının birçok duyarlık ve zeka süzgecinden geçtiği hemen anlaşılıyor. Toth'un en önemli yapıtı Piksel'de ilk serüven başın. Ardından bacak, el, kalbin. Vücudun her uzvundan biri var bu kitapta. Farklı öykülermiş gibi görünen bölümler birbirine bağlanıyor, insanlar ve hatta nesneler arasındaki bağlantı usul usul oluşuyor. Bölümlerin her biri başlıbaşına bir piksel karesi. Birkaç adım geri çekilelim. O da ne! Uzaktan bakınca piksel'ler arasındaki ilişki büyüleyici bir bütüne dönüşmüş, öyküler metnin bedenini oluşturmuş! Keyifli okumalar.! YORUMUM Okuduğum ilk Macar yazar galiba. Öyküleri çok ilginç bir şekilde yazmış. Tam bir karakteri betimlemeye başlıyor ve isim veriyor, sonra farklı bir tipe dönüştürüyor. Hikayede sonradan dahil olacak kişi için başta fi