Kayıtlar

Kitap Yorumlarım etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Franz Kafka : Dönüşüm

Resim
  TANITIM: İlk kez 1915'te "Die Weissen Blaetter" adlı aylık dergide yayımlanan Dönüşüm, Kafka'nın en uzun ve en tanınmış öyküsüdür ve yayımlanmasının üzerinden nerdeyse bir asır geçmesine rağmen hâlâ tüm dünyada en çok okunan kitaplar arasındadır. 17 Ekim 1912'de Felice Bauer'e gönderdiği mektupta Kafka Amerika romanı üzerinde çalıştığını, ilerleyemediğini görünce sıkıldığını ve yataktan kalkamaz hale geldiğini, bu nedenle bir öykü yazarak ara vermek istediğini yazar. Dönüşüm işte böyle ortaya çıkar. Kumaş pazarlamacısı olan Gregor Samsa'nın uykusundan kocaman bir böceğe dönüşerek uyanmasıyla başlayan Dönüşüm, giderek gerçeklikle kurmacanın sınırlarını zorlayan müthiş bir anlatıma dönüşür.

Viet Thanh Nguyen: Sempatizan

Resim
  TANITIM: Vietnam asıllı Amerikalı yazar Nguyen’den edebiyat dünyasında büyük yankı uyandıran, hakları otuza yakın ülkeye satılan ve yirmiden fazla yılın kitabı seçkisinde yer alan sarsıcı bir ilk roman. Pek çok prestijli ödüle layık görülen Sempatizan, bir gerilim romanının heyecanı ve Saul Bellow’la karşılaştırılan tarzıyla insanın ayaklarını yerden kesen bir dostluk ve ihanet destanı. Çift taraflı çalışan komünist bir ajan, kendi deyimiyle “çifte akıllı” bir adam olan hikâyenin anlatıcısı, Saygon’un düşüşünden sonra Amerika’ya gelerek Los Angeles’taki diğer sürgün Vietnamlılarla birlikte yeni bir yaşam kurmaya çalışırken, bir yandan da Vietnam’daki komünist üstlerine gizlice raporlar gönderen Yarı Fransız yarı Vietnamlı bir istihbarat subayıdır. Sempatizan, hem kimlik ve göçmenlik üzerine çok yoğun bir keşif yolculuğu, hem insanı esir alan bir casusluk romanı, hem de güçlü bir aşk ve dostluk hikâyesi. 2016 Edgar En İyi İlk Roman Ödülü  2016 PEN/Faulkner Ödülü Finalisti 2016 Dayton

Ali Yılmaz : A Yılmaz

Resim
YORUMUM: Hayatın içinden, trajik komik öykülerden oluşan bir kitap.  Yazar, sadece insanların değil bitkilerin ve eşyaların gözünden öyküler yazmış. Olaylara farklı bir şekilde bakıyor. Yer yer gülümsedim, bazen de derin derin düşündüm. Mizahın bu yönünü seviyorum, tam tebessüm ediyorsunuz ama içindeki ironiyi fark edince de düşüncelere dalıyorsunuz. Özellikle de üçüncü bölümdeki Minimal Öyküler dikkatimi çekti. Yazarla olan söyleşimizde de bu öyküleri sordum. Çok farklı bir teknikle yazılmış ve bu tarz öykülerle ilk defa karşılaşıyordum. O da bu öykü tekniğinin çok ender olduğunu ve ayrı bir kitapta olsaymış daha iyi olabileceğini ifade etti. Umarım başka öykülerle ve başka kitaplarla yeniden buluşuruz. Diğer kitaplarını da yakın zamanda edinmeyi düşünüyorum. "Sen beni kürdana döndürecek kadar hayattan soğutursan, iki diş arasında kalan parçanı da benimle çıkarıp yutuverir böyle işte..." "Sevgilimi koluma taktım, dolaşmaya başladık. O kadar dolaşmışız ki tam kördüğüm ol

Gürkan Karahan: Dokuz Yönünde

Resim
  TANITIM: Bir gamlı baykuş ötmüştü ağacın dalında. Ölüm sessizliğini bölüyordu uğultulu çığlığı. Uykunun en derin noktasını gösteriyordu saatler. Zaman bile mayışmış bir tenhada kıvrılmak üzere çekilmişti. Şehrin sokakları uğursuzlar ile polisler arasında pay ediliyordu. Bir yerlerden keskin, hoş zakkum kokusu geliyordu zehirli tohumlarına inat. Hepsi aynı ağacın gövdesinden hayat buluyordu oysa! Bir taraftan güzel ve narin pembe beyaz çiçekler açarken diğer taraftan geri durmuyorlardı, yemişlerini yiyen masum gençleri zehirlemekten. Tutarsızlardı kısaca.

Orhan Pamuk: Beyaz Kale

Resim
  TANITIM: Nobel ödüllü Türk yazar Orhan Pamuk’un Beyaz Kale adlı eseri kanuni devrinde geçen 1985 yılında İletişim Yayınları tarafından yayımlanan tarihî bir romandır. Beyaz Kale,   17. yüzyılda İstanbul’da geçmektedir. Hikayede Türkler tarafından esir edilen astronomi, matematik ve tıp konusunda engin bilgilere sahip olan romanın ana karakteri Venedikli; ülkesinde çok iyi eğitim almış, neredeyse bilimin her alanında bilgisi ve eserleri olan, kendini beğenmiş bir karakterdir. Romanın diğer karakteri Hoca; iyi bir eğitim almıştır, parlak zekalıdır, hırslıdır ve okumayı sever. Padişah; avlanmayı seven ve gözlemciliği ön plana çıkan bir karakterdir. Paşa ise sinsidir ve son derece hırslıdır. Manipülatif bir karakterdir. Kitapta yer alan ana temalar çok çeşitlidir. Bu temalardan biri efendi ve köle ilişkisidir. Bilginin gücü, kitapta kullanılan temalardan bir diğeridir. Osmanlı’nın modernleşmesi ve Batı ülkeleriyle rekabeti romanın ana temalarından birini oluşturur. 

Gaye Boralıoğlu: Dünyadan Aşağı

Resim
  TANITIM: “Önümde belki bir dakika var, belki bin dakika.Belki bir gün var, belki bin gün... Geride ise yüzlerce hatayla, çok eksiklerle, dile gelmemiş suçlarla, telafi edilmemiş ihmallerle dolu bir hayat. Hangisini, ne ara düzelteceğim? Nereden başlayacağım kendi cennetimin yolunu döşemeye? Zamanla yarıştan galip çıkan var mıdır? Kader, insanın başına gelen değil midir? Bu sonsuz ihtimalli dünyada, Allah katında mükemmel bir düzenek kurmak mümkün müdür?Çok zor... İşim çok zor. En iyisi, çekyatta derin bir uyku.” Kıpırtılar, yanılgılar, yalanlar. Haliç’te olmayan dalgalar. Tek tek düşen harfler. Döke saça, döne döne dağılan Hilmi Aydın. İnsan dediğin… Yaralı bir hayvandır zaten. Dünyadan Aşağı, babalar ve oğulları, sesleri ve susuşları, riyakârlığı, şimdiyi ve geçmişi, parantezin içini anlatıyor. Kaç yalan bir cehennem eder? Gaye Boralıoğlu, su gibi akan berrak bir dille, seneler sonra dahi konuşulacak yeni bir roman karakteri resmediyor, sıradışı ve yanıbaşımızda.  

Saray Eminoğlu : Evlat Acısı Hep Taze

Resim
  TANITIM: Ah Nermin Hanım ah, oğlu gitti bu dünyadan, oğlu gitti de kendi kaldı mı sanki? Kalmadı, nefes aldı ama yaşamadı, yaşayamadı. Yüzünün güldüğünü bir daha gören olmadı. Yıllar geçti, ihtiyarladı, ya evlat acısı, o hep taze. Dilerim kimse yaşamasın, evlat acısı ihtiyarlamıyor. YORUMUM Yazarın ikinci kitabı. Bu kitabın en önemli olgulardan birisi öykülerin çoğu Corona günlerinde yazılması. Yazar, insanlarla yalnızca  börek ve çayını paylaşmıyor, onların dertlerine de ortak oluyor.  Gerçek insan hikayeleri. Onların dünyasına nüfus  ediyor ve hikayelerini dillendiriyor.  Gündemdeki olayları da kendi bakış açısıyla aktarıyor. Aslında tarihe not düşüyor. Öykü sevenlere tavsiye ediyorum.                           Sevgilerle, @kitapdiari

Şule İzgi Şahin: Romandrama

Resim
  TANITIM: Yarına kim kalacak? Yaşamını anlamlı hâle getiren, kendi varoluşsal sorumluluğu içinde kendinden dünyaya yaratıcı bir iz bırakan, yarına kalacak. İşte Romandrama ile, romanların sözünü Psikodrama'nın eylemi ile aynı çatı altında bütünleştiren kişiler, sıkıştıkları gündelik yaşam ritüelleri içinde koptukları varoluşlarına, kendileriyle kurdukları en değerli bağ olan içgörü kazanımı ile psikoterapötik iyileşme ve yaratıcı yazma cesareti ile dönerler ve yarına bir iz bırakırlar. Yarına kalmak; insanlığın varoluşsal ve en temel teması olarak kısa yaşamı kalıcı ve anlamlı hâle getirme arzusundan güç alır ve şekillenir. Unutamadığımız romanlar, karakterler ya da sahneler vardır. Kiminde hayatın anlamını buluruz, kimini yeniden kaleme almak isteriz. Binbir Gece Masalları'nın gücü, Şehrazat'ın her akşam yeniden yarattığı öykülerindeki ustalıklı anlatıcılığından gelir. Ne kadar derin ve ne kadar psikolojik donanımımız varsa o kadar karşı tarafın yüreğinde bir yer ediniriz

Fikret Yıldırım : Kendine Yabancı

Resim
  TANITIM: Kalabalığın içinde giderek yalnızlaşan ve kendine yabancılaşan Ela ile ezilmişlik içinde geçen geçmişine inat para ve güç ihtirasına kapılmış işkolik, zengin iş adamı Arif’in kesişen yolları ve tutkulu bir aşkın öyküsü… Yazar, romanında kahramanlar üzerinden aşkın gerçekliğini sorgularken bir yandan da varoluşu ve insan psikolojisini ele alıyor; kendine, diğerine ve yaşama yabancılaşma, belirsizlik, kaygı, korku, endişe, güç arayışı, yalnızlık ve boşluk duygusu… İlk çağ filozoflarından başlayıp günümüze kadar sorgulanan ve görünen o ki insanlık var olduğu sürece de sorgulanmaya devam edecek olan, “hayatın anlamını” aramak yerine “Hayatı nasıl anlamlı kılabiliriz?” sorusuna yazarın naçizane bir dokunuşu… 

Gary Chapman: Beş Sevgi Dili

Resim
                                                    TANITIM: Eğer sevginizi, eşinizin anlamadığı bir dilde ifade ediyorsanız, sevgi gösterdiğinizi hiç anlamayacaktır. Sorun iki ayrı dil konuşmanızdadır. Belki kocanız cesaret verici sözler duymak istiyor ama siz bir akşam yemeği pişirmenin onu neşelendireceğini düşünüyorsunuz. O kendisini hala kötü hissederken, siz hayrete düşüyorsunuz. Veya, belki de eşiniz, çocuklardan ve televizyondan uzakta sizinle beraber olmayı çok arzuluyor. Ona verdiğiniz çiçek de ona değer verdiğinizi anlatmıyor. "Beş Sevgi Dili"nde, nasıl olduğunu anlamadan, sevginin eşsiz dillerini konuşmayı, anlamayı ve eşinize sevginizi etkili bir şekilde gösterip, karşılığında gerçek sevgiyi bulmayı öğreneceksiniz.

Sebastian Fitzek: Ruh Kırıcı

Resim
  TANITIM: Üç genç kadın arkalarında hiçbir iz bırakmadan kaçırıldı. “Ruh Kırıcı” adıyla anılan psikopatın elinde geçirdikleri bir hafta üçünün de ruhunu öldürmeye yetti.   ONLAR ÖLDÜRÜLMEDİ, İŞKENCEYE DE UĞRAMADI. BAŞLARINA ÇOK DAHA KÖTÜSÜ GELDİ…   Kadınlar bulunduklarında ruhsal olarak çökmüşlerdi, kendi bedenlerinde tutsak gibiydiler. Peki, Ruh Kırıcı kurbanlarını bu hale getirmek için onlara ne gibi psikolojik işkenceler uygulamıştı? Ve onları neden öldürmeyip bu halde bırakıyordu? Lüks bir psikiyatri kliniğinde bulunan, hafızasını kaybetmiş Caspar, yolunun bu psikopatla kesişebileceğine hiç ihtimal vermezdi. Yine de kar fırtınası yüzünden Noel’den birkaç gün önce klinikte mahsur kalan hasta ve çalışanlar hiç ummadıkları bir tehlikeyle karşı karşıyaydı… Ruh Kırıcı aralarından biriydi ve bu sefer kurbanlarını öldürüyordu!    Buradan kaçış yok. Ve bir sonraki kurban içlerinden herhangi birisi olabilir…   “Fitzek beklenmedik tuzaklarla okurlara sofistike bir gerilim romanı sunuyor. Bu

Gaetan Soucy: Kibritleri Çok Seven Küçük Kız

Resim
  TANITIM: "Kardeşimle ben kâinatla baş etmek zorunda kaldık, çünkü baba bir sabah, daha gün ağarmadan, ruhunu sessizce teslim etti. (...) Kardeşimle bana parçalanıp dağılmamamız için emirler gerekliydi, bu bizim yapı harcımızdı. Baba olmadan hiçbir şey yapmasını bilmiyorduk. Kendi kendimize yapabildiklerimiz tereddüt etmekten, var olmaktan, korkmaktan, acı çekmekten ibaretti." Kibritleri Çok Seven Küçük Kız, daha önce iki kitabını yayımladığımız Kanadalı yazar Gaétan Soucy'nin 1998 yılında dünya edebiyat sahnesinde büyük bir heyecan ve beğeni uyandıran hatta bir başyapıt olarak karşılanan ilk romanı. Bir tiran olan babalarının ölümünün ardından, dış dünyayla hiç ilişki kurmadan yaşadıkları malikânenin dışındaki hayatla ve nasıl kullanacaklarını bilemedikleri özgürlükleriyle başa çıkmayı öğrenmeye çalışan iki çocuğun şaşırtıcı ve sarsıcı hikâyesi; istisnai ve olağandışı yazar Soucy'nin edebî dehasının en çarpıcı örneği.

Adalet Ağaoğlu : Fikrimin İnce Gülü

Resim
  TANITIM: "Bir tomofil taksi, Bayram'ın kafasında şimdi kağnının iki kanat takınmışı, öküzlerin ayaklarına da yaldızlı tekerler bağlanmışıdır artık. Artık, neye nasıl kurban edileceğini düşünmeye gerek yok. Kanatlara binip uçacak, kendini kurtaracak." "Fikrimin ince Gülü", Adalet Ağaoğlu'nun başeserlerinden biriyse, çağdaş Türk romanının da en güzel örneklerinden biridir. Kendine yabancılaşmış 'insan teması olsa olsa bu kadar güzel anlatılabilir. -Server Tanilli- 'Fikrimin İnce Gülü" büyük emek isteyen romanlardan, içeriği de emek sonucu kotarılmış, biçimi de... Bayramın dönüş yolculuğu gibi dümdüz bir olayı içermesi, bu romanın öz açısından önemli itkiler sonucunda yazıldığını tanıtlıyor bir bakıma. Biçimindeki tutarlılık da, yazarın bu öze ne denli saygı duyduğunu belgeliyor. Bu açılardan 'Fikrimin ince Gülü" üzerinde mutlaka durulması gereken bir yapıt. -Selim ileri-

Laetitia Colombani: Saç Örgüsü

Resim
  TANITIM: Üç kadın. Üç hayat. Üç kıta…  Tek bir talep: özgürlük! İtalya. Giulia, babasının atölyesinde çalışan genç bir kadın. Babasının geçirdiği kaza sonrası nesillerdir faaliyet gösteren, aile yadigârı o atölye ile ilgili bir gerçekle karşı karşıya kalıyor. Giulia’nın iki seçeneği var: Ya içinde sıkıştığı koşullardan kurtulmanın yolunu bulacak ya da orada boğulacak. Kanada. Başarılı ve tanınmış Avukat Sarah, çalıştığı hukuk bürosunda uğruna ömrünü harcadığı terfinin arifesinde bir şey fark ediyor: bir hastalık. Tüm kariyer planları alt üst olmak üzere. Hindistan. Smita, kast sisteminin en alt tabakası olan “Dalit”lerden biri. Tek bir hayali var: Kızını, içinde bulundukları yoksul ve acınacak hayat koşullarından kurtarıp okula gönderebilmek. Birbirlerinden habersiz ve ayrı dünyalarda yaşayan Giulia, Sarah ve Smita’nın hikâyesi bu. Kapağını açacağınız bu kitapla önünüze serilecek olan; birbirlerine ne kadar yürekten ve eşsiz bağlarla bağlı olduklarını bilmeden, kaderlerine razı olmay

Mo Yan: Kızıl Darı Tarlaları

Resim
  TANITIM: Çin'in Nobel ödüllü yazarı Mo Yan'ın Kızıl Darı Tarlaları, Shandong ailesinden üç kuşağın, 1923-1976 yılları arasındaki öyküsünü aktaran bir roman. Yazar, bir mücevher güzelliğindeki doğa manzaraları fonuna yerleştirdiği ve kronolojik sıra gütmeden kurguladığı romanda, Japon istilasına karşı verilen Direniş Savaşı, Çinlilerin birbirleriyle çatışmaları, Komünist Devrim, Kültür Devrimi gibi Çin tarihindeki önemli halk hareketlerini ve bütün bu yıllar içindeki tutkulu aşkları anlatıyor. Çin sinemasının önde gelen yönetmenlerinden Yimou Zhang'ın beyaz perdeye aktardığı Kızıl Darı Tarlaları, tarihsel bir anlatımla kara mizahı ustalıkla kaynaştırıyor. Roman, geçmişle bugün, ölüyle diri, iyiyle kötü arasında belirgin bir ayrım yapılmadan sürüyor. Nobel ödül töreninde konuşan Per Wästberg'in dediği gibi, Mo Yan, bireyi kimliksiz insan yığınlarından çekip ortaya çıkaran; alaycı ve iğneleyici bir üslupla tarihe, tarihî çarpıtmalara, yoksunluklara ve siyasal riyakârlıkl

Prosper Merimee: Carmen

Resim
  TANITIM: 1830’lar... İspanya... Onbaşı Don José, çılgınca bir aşkla tutulduğu güzel Çingene kızı Carmen’in yüzünden öyle bir hayata adım atar ki yörenin başına ödül konmuş haydutlarından biri hâline gelir. Fakat hiçbir kural ve yasa altına girmek istemeyen hayatını adadığı bu Çingene, aşkta da bu serbestiliğe uygun davranarak Don José’yi peşine takıp onu farklı insanların ve hayatların içine sürükler...

Erich Fromm : Özgürlükten Kaçış

Resim
  TANITIM:   İnsanoğlunda, doymak bilmez bir iktidar hırsı yaratan şey nedir? Yaşamsal enerjilerinin gücü mü, yoksa temelde yaşamın kendiliğindenliği içinde, sevgiyle yaşama yetersizliği ve zayıflığı mı? Bu karşı durulması zor isteklerin gücünü oluşturan ruhbilimsel koşullar nelerdir? Bu ruhbilimsel koşulların dayandığı toplumsal koşullar nelerdir? Özgürlüğün ve yetkecilik güçlerinin insansal yönlerinin çözümlenmesi, genel bir sorunu, yani ruhbilimsel etmenlerin toplumsal süreç içerisinde etkin güçler olarak oynadığı rolü ele almamızı gerektirir; bu da sonunda bizi, toplumsal süreçteki ruhbilimsel, ekonomik ve ideolojik etmenler arasındaki karşılıklı etkileşim sorununa götürür.

Hermann Hesse : Ağaçlar

Resim
  TANITIM: Ağaçlar Beton yığınlarıyla çevrili şehir yaşamının sıkıntılı havası ne zaman katlanılamayacak seviyeye gelse, doğanın huzur veren kucağına doğru bir kaçış başlıyor. Devasa ağaçların gövdesine yaslanıp yaprakların hışırtılarını ve onlara eşlik eden kuş seslerini dinlemek, tüm yorgunluk ve stresi sihirli değnek misali bir anda uzaklaştırıveriyor. Peki, hiç gövdesine yaslandığınız o ağacın sesini gerçekten duymayı denediniz mi? Belki de hakikat o seste saklıdır ve esas ait olunan yer, o sesin kaynağıdır! Hermann Hesse,  Ağaçlar  ile okuyucuyu çeşit çeşit ağaçların olduğu bir ormana götürüyor ve burada onlara ağaçların hiç duymadıkları sesini dinletiyor… Bu Sese Kulak Verin! Hermann Hesse için ağaçlar, doğanın içerisinde barındırdığı herhangi bir unsur olmaktan çok daha ötede bir anlam taşıyor. Bir ağaç, bakmayı ve dinlemeyi bilene dert ortağı, eşsiz bir melodi ya da bir ana kucağı oluyor. Upuzun kollarını göğe dokunduran, kökleriyle dünyaya tutunan ve anıtsal gövdesinin görkeml

Silvia Federici: Caliban ve Cadı Kadınlar, Beden ve İlksel Birikim

Resim
  TANITIM: Caliban ve Cadı kapitalizme geçiş sürecinde bedenin bir tarihidir. Silvia Federici, geç ortaçağların köylü ayaklanmalarından cadı avlarına ve mekanik felsefenin doğuşuna kadar toplumsal yeniden üretimin rasyonelleştirilmesini araştırır. Asi bedene karşı savaşın ve beden ile zihin arasındaki çatışmanın, nasıl modern toplumsal örgütlenmenin iki merkezi ilkesinin, yani “emek gücü” ile “kendi bedeni ve yaşamı üzerinde mülkiyet hakkı”nın gelişiminin temel koşullarını oluşturduğunu gösterir. “Postmodernizmin neoliberal çağında proletarya, tarihin sayfalarından silinmiş durumda. Silvia Federici, proletaryanın hikâyesini ta en başından, doğum sancılarıyla birlikte anlatarak ona tarihsel önemini geri kazandırır. Bu kitap bir hatırlamanın, insanlığın belleğinde kıtlık, katliam ve kölelik kadar derin ve acı veren bir yara açan, kadınların bedenine kazınmış bir travmanın kitabıdır. Federici, proletaryanın doğuşunun kadınlara karşı bir savaşı gerektirdiğini ve bu savaşın yeni bir cinsel

Robert Silverberg: Cam Kule

Resim
  TANITIM: İnsanı insan yapan nedir? Bir rahim yerine tankta doğmak dışında insanlardan farkı olmayan androidler insan olarak görülebilir mi? Bir insan 23. yüzyılda nasıl Tanrı'ya dönüşür, özellikle Tanrı olduğunun farkında değilse? Robert Silverberg çok katmanlı romanı Cam Kule'de, tüm servetini, hırsını, umudunu ve tutkusunu yeryüzünden sonsuzluğa uzanan bir kule dikmeye adayan Simeon Krug'u iki farklı açıdan ele alarak anlatıyor: İnsan Krug ve Tanrı Krug. Androidler aracılığıyla insan hakları ve köleliği bize tekrar düşündürten bu kitap, modern çağ efendiliğinin getirdiği çürümeye karşı bir eleştiri niteliği taşıyor. Cam Kule, gözü yükseklerde olan insanlığın, çamura saplanma öyküsü…